Milyonlarca insan bugün cuma namazındaydı. Azımsanmayacak bir toplulukta 5 vakit namaz kılıyor. Namaza Fatiha ile başlıyoruz. Bu usulde başlamak, Fatiha suresinin ne kadar önemli mesajlar taşıdığını anlamamız için yeterli.
Haydi, yeniden hatırlayalım.
Sûrenin anlamı:
Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahman, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah'a mahsustur. (Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve dalâlet içinde olanların yoluna değil.
Yahudilik, dünyada yaşanmaya başladığı ilk günlerden beri, bu din mensuplarının büyük kısmının kötülük serüvenleri hep sürdü. Daha Hz. Musa AS. yaşarken, Tur dağında, 10 emri almakta iken yoldan çıkıp "Samiri" adlı bir şarlatanın peşine takılıp "buzağı" heykelini put edinip yoldan çıkmışlardı.
Sadece bununla yetinmeyip, yaptıkları kötülükler, haksızlıklar, yaşadıkları ülkeye ihanetten, çok sayıda çirkin işlerden dolayı insanlık tarihi boyunca günümüze kadar 27 ülkeden kovulup, sürülmüşlerdir.
Fatiha süresinde gazaba uğrayan kavim olarak Yahudilerin kast edildiğine dair çok sayıda hadis vardır.
Gelelim dalâlet içinde olanların yoluna;
Dalâlet nedir?
Hak'tan yüz çevirip bâtıla yönelme, ilâhî buyruklara aykırı davranma.
Kaçıp, savuşma. Kesin, ters ve karşısındakinin beklemediği bir karşılık vermek.
Bu tanımlamalara göre dalâlet içinde olanların kimler olduğu, hangi kurumlar, devletler olduğunu anlamak için âlim olmaya gerek var mı?
Buradaki "Gazaba uğrayan ve dalâlet içindeki" topluluklar çağa, olaylara ve coğrafyalara göre değişiklik arz edebileceğinden nitelikleri sayılmıştır.
Yine de Aksa Tufanı olarak başlayan Filistin-İsrail savaşı sürecine göz gezdirelim.
7 Ekimde başlayan savaşın üzerinden 1 ay geçtikten sonra toplanabilen İslam İşbirliği Teşkilatı; dikkatli ve hafif bir diplomatik dille İsrail'i kınadı sadece. Somut kararlar alınmadı.
İsrail lideri Netenyahu, bu kınamaya bile tahammül edemedi.
Gazze'ye yapılan saldırılara ilişkin açıklamalarda bulunan Netenyahu, İslam İşbirliği Teşkilatı ülkelerinin toplantısını da hedef aldı. Toplantı sonrası ortak bildiri yayımlayan ve “Filistin’in hayatlarını, kutsallarını ve mallarını hedef alan İsrail saldırganlığına karşı meşru müdafaa hakkını destekliyoruz” sözleriyle Gazze direnişine destek veren ülkeleri hedef alan Netenyahu, sert sözlerle eleştiride bulundu.
İslam İşbirliği Teşkilatı liderlerine tehditler savuran Netenyahu şu ifadeleri kullandı: Çıkarlarınızı, iktidarınızı korumak istiyorsanız tek bir şey yapmalısınız: Sessiz kalın!
Bu tehdit işe yaradı mı?
Yemen, Lübnan, Suriye, İran hariç işe yaradığı ortada!
İsrail yenilirse bölge ülkeleri de yenilecek.
İslam İşbirliği Teşkilatının en güçlü ülkeleri bu savaş öncesi "İbrahim Anlaşması" gereği İsrail ile yakın ilişkilere girmişler, ortak yatırımlar, çıkarlar zirve yapmaya başlamıştı bile.
Aksa Tufanı savaşının tarafı Filistin direnişi, ileri hattı da Gazze’dir. İran, Suriye, Lübnan, Irak ve Yemen ise destek hattıdır.
Ya diğer ülkeler?
İsrail yenilirse diğer ülkeler ne hale gelir?
Çoğu halkıyla tamamen zıt kutuplardaki Hükümetler ayakta kalabilir mi?
Sünni bir direniş örgütü olan HAMAS'ın, İran'la, Hizbullah ile Suriye ile yakın ilişkileri İsrail gibi İngiltere ve Amerika’yı da tedirgin ediyor. ABD ve İngiltere'nin, Ortadoğu’da ve dünyanın birçok coğrafyasında dizayn ettikleri ılımlı siyasal İslam, Light cemaatler Gazze'de yırtılıp atılmıştı.
Bu durum başta Siyonistler olmak üzere günümüz ceberut yönetimlerin en korkulu rüyasıydı.
Dünya Müslümanları "tevhid" i keşfederse ve bu durum yaygınlaşırsa?
Ya aralarındaki farkın bir çizgi kadar, ortak yanların %99 olduğunu anlarsalar?
Aslında en büyük tehlikenin Müslümanların akletmesi olduğunu bizden iyi onlar biliyor.
Tüm güçleriyle; Kuran ın anlaşılmaması, ezberci eğitim, düşük teknoloji, eski usül tarım, yüksek faizli borçla çevrilen ekonomi, gösterişli beton yapılar, bolca otoyol ve hava limanı yapımı, gösterişli ancak işlevi düşük üniversiteler için çalışıyorlar.
Uyanmak için ne bekliyoruz?
Yorum Yazın