Hangi üreticiyi anlatalım hangisinden başlayalım?
Hangi üreticinin durumunu sorsan, adeta sorduğuna soracağına pişman oluyorsun.
Şöyle bir bakalım,
Karadeniz bölgesinde çay ve fındık üreticisi,
Akdenizde pamuk, sebze ve buğday üreticisi,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde hayvancılık ve özellikle Antep fıstığı ve badem,
İç Anadolu'da şeker pancarı ve patates,
Ege'de ağırlıklı olarak sebze üreticisine bir sorduğunuz zaman bin ah işitiyorsunuz.
Bu yıl hangi bölgeye bakarsanız bakın, üretici hasat ettiği mahsulünü sokaklara döktü,
Veya bazı üreticiler işçilik parasını karşılamıyor diye ürününü ya sürerek imha etti veya ahaliyi bilgilendirerek gelip tarlasındaki ürünü toplayıp evlerine götürmelerini istedi.
Bakın bir karpuz üreticisi ne diyor;
“Karpuzu ekim mevsiminde bir heyecan ile üç kuruş kazanırız diye ektim ve bir çocuk gibi hasad mevsimine kadar baktım. Gece gündüz emek vererek yetiştirdiğim ürünün kilosunu 70 kuruşa satmak zorunda kaldım. Beş liraya mal et 70 kuruşa sat, soruyorum sayın bakana, bu alttından kim kalkar? Neden bir tarım politikamız yok? Ve en acı tarafı ise derdimizi dinleyecek birilerini bulamıyoruz.”
Üretici elbette haklı,
Siz samandan ete kadar hemen her tarım ürününde dışarıya muhtaşsanız, elbette üreticinin derdine derman olamazsınız,
Allah aşkına bir ülkenin tarım politikası Cumhuriyetten bu yana oturmazmı?
Bu ülkede, tıpkı Hollanda ve bazı avrupa ülkelerinde olduğu gibi bakanlık tarımda ekim takvimi oluşturamazmı?
Süt üreticilerine dinlediğiniz zaman, bu gidişle yakın bir zamanda sütte bulamayacağımızı söylüyorlar.
Neden?
Yem fiyatları aldı başını gitti ve üreticiler bir bir ellerindeki hayvanları kesime veriyor.
Elbette bu gidişle sütte bulamaz hale geliriz.
Yazık, gerçekten çok yazık.
Bu anlayışla tarımda ve hayvancılıkta önümüzdeki yıllarda telafisi mümkün olmayacak sıkıntıların içerisindne kendimizi bulursak şaşırmayın diyorum.
Yorum Yazın