Kalbi ağzında bir adam olduğum ve yaşama dair hiçbir konuda saklamam gereken bir bakışım olmadığı için her şeyin her zaman şeffaf olmasını ve konuşulmasını savunmuşumdur, bu mantık hep hoşuma gitmiştir.
Bu şeffaflık konusunu bu sefer biraz abartmak istiyorum!..
Şöyle ki;
Gazeteci dostum Taner Talaş’tan mektup aldım biraz önce, cezaevi psikolojisinde mektubun ne kadar önemli olduğunu tahmin ettiğim için hemen oturup cevap yazmaya başladım.
Taner’e yazdığım mektubu kendinden önce sizlerle paylaşıyorum, aynı şehirde olmasına rağmen mektubun ona ulaşması, görüldü görülmedi, okundu okunmadı derken oldukça zaman alıyor.
Taner dostumun en kısa zamanda tekrar aramıza dönmesi dileklerimle!..
Taner Talaş’a Mektup
Can Dostum;
Taner’im; mektubun biraz önce elime ulaştı, okudum, tekrar tekrar okudum, masamın üzerinde duran zarfa ve yazdığın sayfalara bakarken fazlaca düşüncelere dalınca oturup hemen cevap yazmaya karar verdim.
Dostum; empati yeteneğimin gelişmiş olduğunu ve hiç ihmal etmeden bu yeteneğimi yoğun şekilde kullandığımı bilirsin, bana bu sebeple ‘iyi adam’ derler…
Mektubunda “bir avuç gökyüzü” diyorsun, gökyüzünün öneminden ve azlığından yakınıyorsun, bunu yazmana gerek yoktu aslında, bunu senin gibi ve kadar yaşadığımı, hissettiğimi bilmeni isterim, dost sadece bir kelime değildir çünkü, hele hele kötü gün dostu çok önemlidir, senin gibi, benim gibi… Bu noktada kendini oralarda yalnız hissetmemelisin, zor zamanlarımda varlığından dolayı benim de kendimi yalnız hissetmediğim gibi!..
Ben çok kereler Tellidere’deki evimin penceresinden açıklarda seyreden yelkenli tekneleri izledim… Orhan Veli de balıkçı takalarını izlermiş ama o benim gibi deniz olmayan Tellidere’deki evinden değil. Önceki mektubumda da sana yazdığım gibi, bunu denemeni isterim, böyle bakarsan düşündüğün kadar özgür olursun, bir avuç gökyüzü ne ki, belki de gökyüzü sen olursun!
“Ünlü mahpushanelerinde Anadolu’mun, en çok Çukurovalılar mahpustur. Dostuna yarasını gösterir gibi, bir salkım söğüde su verir gibi, öyle içten öyle derin, türkü söylemek, küfretmek Çukurova yiğidine mahsustur”
Sana gönderdiğim bu şiirin kime ait olduğunu yaşadığın olumsuz ortamdan dolayı hatırlayamadığını yazmış, bilgi istemişsin… Bu şiir; çok sevdiğim, şiirlerini empati kurarak okuduğum, dinlediğim ve hep bu derinliği nasıl yakaladığını, şiirlerini nasıl bir psikolojide kaleme aldığını merak edip anlayamadığım, Yaşar Kemal’in kadeh arkadaşı Ahmed Arif’in ‘Hasretinden Prangalar Eskittim’ kitabından dostum.
Kardeşin Bülent, eşin Selma hanım ve Kemal ile telefonlaşıyorum, Bülent ile nasıl olduğunla ilgili gerçekçi yorum almak, Kemal ile senin çocuğun gibi olan kuçuksaat.com için destek olacağım birşey var mı diye sormak, Selma hanım ile de ailenin maddi manevi bir ihtiyacı var mı diye sormak ve biraz da moral vermek için telefonlaşıyorum. Merak etme, buralarda herkes iyi dostum.
Önceleri sana mektup yazmadığım için üzüldüğünü, sitem ettiğini fakat sonradan düşünüp seni oraya yakıştıramadığım, tatilde olduğunu düşünmek istediğim ve elimin kaleme kağıda gitmediği için yazamadığımı anladığını belirtmişsin, bundan çok etkilendim!.. Çünkü tam da bu düşüncelerle yazmak istememiş, biraz da bencillik yapıp yazmamış, yazamamıştım… Dost dostu konuşmadan da anlayabiliyor işte!..
Tatile gitmeden önce (tatile gittin diye düşünmek istiyorum) bana, “Erol ‘dost’ kocaman bir kelimedir, herkese dostum deme” diye kızardın, birçok kimseye söylemeyi bıraksam da sana ısrarla dostum diye hitap etmeye devam etmiştim.
Biraz önce senden aldığım mektuba “Dostum” diye başlamışsın, bu da çok güzeldi!.. Bu kelimenin anlamını ve büyüklüğünü bilen bir kişinin bana böyle hitap etmesi onur vericidir. Mektubunda beni onore eden daha birçok sözlerinden dolayı teşekkür ederim.
Bugün; mektubunu alınca hemen Selma hanımı aradım, mektubundan biraz bahsettim, “78 gün oldu Erol abi” dedi, “az kaldı işte Selma hanım geçip gidecek, bitecek işte ne güzel, bir bakacaksın özgür olmuş, gelmiş” dedim. Sen bu durumu birebir yaşayan olduğun için bu sözlerime kızma sakın, polyanna çocukluğumuzda bize de bir şeyler öğretti.
Mektubunda, yaptığımız canlı yayın programlarımızı özlediğinden de bahsetmişsin… Aynı hissediyoruz bu konuda, çok keyifli yaptığımız Tv programlarımızı sen tatilden dönünce daha kapsamlı yapalım istiyorum, izleyenlerimize saygı duyduğumuz ve doğru bilgiler vermeyi amaç edindiğimiz için zaten dersimize çok çalışır çabalardık ya, artık daha da çok çalışıp daha faydalı ve keyifli programlar yapacağız inşallah, iyice dinlen orada ki döndüğünde hemen başlayalım.
Taner’im; Türk insanı olarak yaşadığımız derme çatma ortalama 80 yıllık bir ömre sen daha şimdiden çok şeyler sığdırdın, sürekli okuyarak kendini de, dünya görüşünü de sürekli yeniledin, hatta en son bu kısa ömre bir de mahpushane tecrübesi ekledin, ben bu yaşadığın haksızlığı tecrübe olarak görüyorum.
Bana göre, bu derece sakin bir ortamda, hem de uzun süre oturup yaşamı değerlendirme fırsatı bulman imkansızdı, bunu da kar olarak görmen gerek, çünkü eminim ki 8 aylık mahpushane yaşantısından senin alacakların başka birçok insana oranla çok daha fazla olacaktır.
Biliyorsun ki; bu ülkede faydalı işler yapmış, tarihe adını yazdırmış sanatçılar, siyasiler, gazeteciler şu ya da bu sebeple mutlaka senin yaşadığın gibi mahpushane tecrübesi edinmişlerdir.
Dostum; beni merak ettiğini duydum, ben bıraktığın gibi kafamda binbir tilkiyle, bilgisayarın başında kamu yararına mesai verip haber yaparak, biraz da yaşamı “neden böyle” başlığıyla değerlendirip düşünerek, bir insan için en önemli şey olan zamanı acımasızca öldürmeye devam ediyorum, anlayacağın her zamankinden daha fazla bir dert yok çok şükür!.. Sadece kitap okumaya ara verdim, kafamda tilkiler çoğalınca kitap için çok yer kalmadı, en kısa zamanda tekrar okumaya başlayacağım, merak etme.
Taner’im; ne ihtiyacın olursa olsun bana haber göndermen yeterli, kendine çok iyi bak, tatilde olduğunu unutma, bu günleri iyi değerlendir…
Allah yar ve yardımcın olsun, Allah’a emanet olasın.
“Dostluğumuz, zaman ve uzaklıkla sınırlıysa o yok demektir”
Not: Taner Dostum, elinde tuttuğun bu mektubu saylanmedya.com ‘daki köşemi takip eden okurlarım senden önce okudular, yani sana yazdığım mektubu köşemde yayımlayıp kamuoyuyla paylaştım. Bu denli şeffaf olmak bana huzur veriyor, umarım kızmamışsındır.
Erol Saylan, Adana, 28.04.2023
Tatildeki dostumuza selamlar.Bu da geçer , sağlık olsun.
Veysel Kokaçya
29-04-2023 08:57