Ülkedeki ekonomik zorluğun mutfağa yansıdığı ve vatandaşların bu durumu derinden hissederek zor zamanlar yaşadığı pahalılık konusunda; hükümet yetkililerinin zincir marketleri suçlayarak feryat ettiği halde, bu marketlerle ilgili alınabilecek önlemleri yeterince almaması düşündürücüdür.
Zincir marketler duruma sebep gösterilirken, asıl sorun zincir marketlerde değil de ülkenin genel ekonomisiyle mi alakalıdır ki marketlere yeterli müdahale yapılmıyor?
Ne Yapılabilir?
Türkiye’de sanırım 1440 belediye bulunuyor. Bu belediyelerin zabıta müdürlükleri denetlemeler yaptığında, hiçbir marketin söylendiği gibi keyfine göre fiyat düzenlemesi yapamayacağı gün gibi ortadayken, ne iktidar ne de muhalefet partilerinin belediyelerinde şimdiye kadar dişe dokunur bir çalışma gözlemlemedim.
Ticaret Bakanlığı başta olmak üzere hükümete bağlı ilgili kurumlar marketlerin kapısına kilit vurabilecek yetkilere sahipler.
Cumhur İttifakı; en basit yolla, sahip olduğu belediyelere talimat verip her gün denetim yapmalarını sağlayarak bile kanun dışı hareket ettiği söylenen marketleri tespit edebilir, cezalandırabilir ve büyük ölçüde çözüm olabilir. Eğer sorun söylendiği gibi Zincir Marketlerde ise!..
Pozantı Belediye Başkanı MHP’li Mustafa Çay ve Amaysa Belediye Başkanı MHP’li Mehmet Sarı çalışma yapan ilk isimler olurken, MHP’nin ve AKP’nin diğer belediyelerinin de bu konuda çalışma yapması, parti genel başkanlarının söylemleri paralelinde yerinde olur.
MHP ve AKP’nin yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcıları, tek bir talimatlarıyla kendi belediyelerini harekete geçirebilecekken, bu yönde bir çalışma yapmamalarını şaşkınlıkla karşılıyorum. Ve tabii ki sorunun kaynağı konusunda zincir marketler işaret edilse de gerçeğin böyle olmadığı düşüncesine kapılıyorum.
Hükümetin bu konuda harekete geçmesine engel olan farklı ilişkiler veya hükümet içinde zincir marketlerle birlikte hareket eden yapılar mı var?
(2017 yılında bazı araştırmalar yaparak yazdığım, şimdi bahsi geçen marketlere hükümetin o tarihlerdeki bakışını ve yakınlığını anlatan yazım aşağıdadır)
Durum böyle olunca, hükümet, zincir marketlerin ülkedeki pahalılığa sebep olduğu konusundaki söyleminde ne kadar samimi diye düşünüyor insan ve sonra insanın aklına binbir türlü şey geliyor…
Peki, pahalılığa sebep zincir marketler ise, zincir marketlerin normale döndürülmesi pahalılığı bitirecek ise, Ticaret Bakanlığı bu konuda neden yeterli ve çözüm odaklı adımlar atmıyor?
Muhalefet partilerinin belediyeleri de izliyor
Diğer taraftan muhalefeti oluşturan CHP, İYİ Parti, SP’li belediyeler neden suskun kalıyor? Bu belediyeler yoğun şekilde denetimler yapmalı, muhalefet olarak ülkedeki pahalılığın sebeplerini, en azından sorunun zincir marketlerde olup olmadığıyla ilgili konu hakkında vatandaşı bilgilendirmelidir diye düşünüyorum.
Tüm bu yaşanan süreçte; hükümetin söylemleri, gördüklerimiz ve bildiklerimizden dolayı, hem iktidar hem de muhalefet tarafını samimi olmaya çağırmak vatandaşın en doğal hakkıdır.
Vatandaşı cezalandırmaktan vazgeçin, asıl sorun konusunda samimi iseniz ilk önce belediyelerinize talimat vererek işe başlayın. Hadi buyurun!
Gıda Perakendecileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Galip Aykaç'ın istifasına kadar olan süreçte neler yaşandı?
Devlet Bahçeli 22 Kasım 2022’de Ne Söylemişti:
MHP Lideri Devlet Bahçeli 22 Kasım 2022 tarihinde yaptığı konuşmasında, hükümet yetkililerine adeta bu konuda ciddi çalışmalar yapmaları gerektiğini söyledi.
“Zincir marketlerde gün aşırı yapılan zamların toplumsal ve ekonomik huzurumuza tahammülsüzlük olduğu kanaatindeyiz.
Ticaret Bakanlığımızın fırsatçıların üzerine kararlılıkla gideceğinden, keyfi ve hatta sinsi bir plan dâhilinde fiyat etiketlerini şişirenlerden adli ve idari manada hesap soracağından kuşku duymuyoruz.
Vatandaşlarımızın kesesine dokunan kim olursa olsun karşısındayız.
Sürekli zam yapan zincir marketlerin FETÖ’yle irtibat ve ilişkisinin titizlikle araştırılması gerektiğine de inanıyoruz.
Milletimizin sırtına zam kamburu yerleştirmek isteyenler her yerde bizi karşılarında bulacaktır.
Bu açgözlülere müsamaha gösterilmemelidir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan 30 Kasım 2022’de Ne Söylemişti?
Cumhurbaşkanı Erdoğan 30 Kasım 2022 tarihinde şu şekilde açıklama yaptı.
"Marketlerle ilgili gerek zincir gerek diğer marketlerle alakalı fiyatlar böyle. Kabine'de arkadaşlarıma söyledim; başta Ticaret Bakanlığımız olmak üzere kontrolleri sıkılaştıracağız. Bütün mesele bu fiyat farklılıklarını gidermenin yollarını arayacağız. Birçok birimlerde ekonomide farklılıklar var, Fiyat İstikrar Komitesi'ni kurarak takibini yapacağız"
Galip Aykaç 30 Kasım 2022’de Ne Söylemişti?
Perakende gıda sektöründen temsilcilerin katıldığı '7.Private Label Zirvesi'nde konuşan Galip Aykaç konuşmasında şu sözlere yer verdi.
‘’Bu ülkenin güzel insanları sizlerin yalanlarına hiçbir şekilde itibar etmediler. Bu süreçte o bahsedilen zincir marketleri diye altını çizerek söylenen üç harfliler diye bizleri farklı yere koyan ve bunları koymaya çalışan ve Müslüman olduğunu iddia eden bu insanlara söyleyeceklerimiz var. Lütfen aynaya baksınlar. Kendilerini göreceklerdir. Bunların hepsinde bir art niyet vardır. Bir algı yönetimi vardır. Bunlara tüketicimiz hiçbir zaman karşılık vermemiştir.
Tüketici fiyat endeksi, TÜİK açıkladı bunu; yüzde 80,21, üretici fiyat endeksi yüzde 143,75, dokuzuncu ay, yüzde 83,45 tüketici, yüzde 151,50 üretici. Onuncu ay yüzde 85,51 tüketici yüzde 157,69 üretici fiyatı, soruyorum buradan. Acaba bu aradaki rakamları biz mi yanlış okuyoruz? Bunun doğrusunu söyleyecek olan var mı? Gıda perakende sektörünün kâr edenlerinin en yükseğinin ettiği kâr yüzde 4'tür. Bu yüzde 4'ün tamamını da verseniz enflasyon aşağıya gelmez.
Eğer doğruysa diyerek ülkenin değerlerine saldıranlara, ilan vermiyoruz diye gazete sayfasını boş bırakanlara, televizyonda ağızlarından salyalarını akıtarak küfredenlere, bilmedikleri konularda biliyormuş gibi yorum yapanlara, peyniri, yumurtayı sadece sofrasında görüp peynirle yumurtayla ilgili yorum yapanlara, bu dünyayı size yaşanmaz kılarım diyecek kadar meselelerden bir haber olan, depoyu basıp günlük tüketim kadar bile olmayan yağları halka dağıtırım diyecek kadar iş bilmez yöneticilere…
Mağaza çalışanlarımıza, söyleyin yöneticilerinize bu işin sonu kötü olacak, size burada ekmek yedirtmeyiz diyen kanunu, nizamı tanımayan yerel yöneticilere… Ziraattan haberi olmayan ve özellikle İstanbul Ziraat Odası Başkanı'na… FETÖ Örgütü'yle bizi tehdit eden parti liderlerine söyleyeceklerimiz var.
Bu ülkenin güzel insanları sizlerin yalanlarına hiçbir şekilde itibar etmediler. Bu süreçte o bahsedilen zincir marketleri diye altını çizerek söylenen üç harfliler diye bizleri farklı yere koyan ve bunları koymaya çalışan ve Müslüman olduğunu iddia eden bu insanlara söyleyeceklerimiz var. Lütfen aynaya baksınlar. Kendilerini göreceklerdir. Bunların hepsinde bir art niyet vardır. Bir algı yönetimi vardır. Bunlara tüketicimiz hiçbir zaman karşılık vermemiştir."
BİM İcra Kurulu Üyesi ve Gıda Perakendecileri Derneği Başkanı Galip Aykaç, geçtiğimiz günlerde bir basın toplantısı düzenleyerek, 18 Ocak 2019 tarihinden itibaren yürüttüğü görevinden, 4 Aralık 2022 tarihi itibari ile istifa ettiğini duyurdu.
Galip Aykaç, İstifasına Dair Açıklama Yaptı:
“Son dönemlerde basın ve sosyal medyaya oldukça çarptırılarak gündeme getirilen suçlama ve eleştiriler neticesinde Gıda Perakendecileri Derneği Yönetim Kurulu Başkan ve Yönetim Kurulu Üyeliğinden istifa etme kararı aldığımı belirtmek isterim. 49 yıllık mesleki tecrübem ile hem tüketicilerimiz hem de sektörümüz için zorlu geçen bu enflasyon sürecinde elimden gelenin hep en iyisini yapmak için gayret gösterdim. Fakat görüyorum ki gerek 30 Kasım 2022’de yaptığım açıklama sonrası, gerekse öncesinde medya ve sosyal mecralarda kasıtlı olarak yürütülen bir takım itibar zedeleme çalışmaları hem şahsıma hem sektöre hem de ülke ekonomisine büyük zarar vermekte. Bilinmesini isterim ki Gıda Perakendecileri Derneği’nin bugüne kadar hiçbir siyasi yapıyla ilişkisi olmamıştır ve yaptığım açıklamaların hiçbiri işini hakkıyla yerine getiren medya ve basın mensuplarına yöneltilmemiştir. Gündeme getirilen spekülasyonlar sonrası Sayın Devlet Bahçeli’nin hassasiyet gösterdiğini de üzülerek izledim. Maksadım asla kendisini kırmak değildi. Kusura bakmasınlar lütfen.
Yaklaşık bir ay sonra (Ocak 2023’de) yapılacak Olağan Genel Kurul’da tüzüğümüzdeki iki dönem kuralı gereği görev sürem sona erecektir. Bu süreci bu son gelişmeleri de dikkate alarak derneğimiz üyelerine herhangi bir zarar gelmemesi için, bir ay öncesinden müsaadenizle mevcut görevlerimden ayrılma kararı aldığımı sizlerle paylaşmak isterim.”
Bugün yaşananlara belki ışık tutacak olan, 2017 yılında bazı araştırmalar yaparak kaleme aldığım yazımda, hükümetin o tarihlerdeki bahsi geçen marketlere bakışını ve yakınlığını anlatmıştım. İşte o yazı:
İTHAL ET KİME FAYDA SAĞLAYACAK? (Erol Saylan - 06.11.2017)
Türkiye’nin yıllık toplam kırmızı et ihtiyacının yaklaşık 1.300.000 ton olduğu söyleniyor, yaklaşık 1 milyon ton yerli üretimimiz olduğunu düşünürsek yapılan ithalat yine yetmiyor.
Fakat, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba ”Et ithal etmek geçici bir çözüm, üç yıl içinde yerli üretimimiz yeterli hale gelecek, bununla ilgili planlarım var” diyor.
Et ve Süt Kurumu’nun 2018 Nisan ayına kadar besilik, kasaplık ve et ithalatıyla ilgili sözleşmesini yaptığı toplam 67 bin ton karkas et Türkiye’ye getirilmeye başlandı.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba diyor ki; “biz 81 ilde şubesi olan firmalar istedik” yani bana göre diyor ki, biz bu işi BİM ve A101 yapsın istedik.
Sözleşmenin “Söz konusu marketler, sözleşme kapsamında belirtilen fiyatların ve ürünlerin dışında taze kıyma ve kuşbaşı satışı yapmayacak” maddesi ile ülke genelinde kasap reyonu olan tüm marketler teklif bile veremeyecek halde bırakılıyor.
Amaç yerli et ile rekabet yaratmak ise, hem yerli hem de ucuz ithal eti aynı reyonda yan yana sergileyip vatandaşa öyle sunmak gerekir ki yerli et satışı zayıflasın ve böylece fiyatlar düşmeye başlasın.
Sadece BİM ve A101 marketlerde satış yapılmasının rekabet yaratıp yerli et fiyatlarının düşmesine etkili olması beklenebilir mi? bence yeterli düzeyde beklenemez…
“Başka et satışı yapılmayacak” maddesini düşünürsek zaten soru işareti kalmıyor, bu madde zaten rekabet yaratmayı engelliyor.
Peki, rekabet oluşturmak ve daha çok insana ulaşabilmek düşünülseydi bu yapılamaz mıydı?
Tabii ki yapılabilirdi. Yerelde güçlü ve çok şubesi olan marketlerle anlaşılır, yerli etin yanına yine paketlenmiş ucuz ithal et koyulur ve vatandaşın seçimine bırakılabilirdi. Böylece hem çok fazla insana ulaşılır hem de iyi bir rekabet ortamı yaratılırdı.
Şimdi ise; sadece BİM ve A101 marketlerine gidenler ucuz ithal et alabilecek, her zaman alış-veriş yaptığı marketten vazgeçip sadece et almak için gidenler olursa onlara faydalı olacak. Ve yeterli derecede rekabet diye bir durum söz konusu olmayacak.
Bu arada gözden kaçan asıl mesele ise; bu iki market, müşteri portföyünü genişletmiş ve bu işten en karlı halde faydalanmış olacak.
Araştırmalarım sonucunda öyle bir fikre kapıldım ki, neredeyse yapılan bu ithalat bu iki market için yapılmış diye düşüneceğim.
Mecburi olarak vatandaşın yönlendirildiği BİM ve A101 marketlerini merak ettim ve küçük bir araştırma yaparak İstanbul Ticaret Odasından yönetim kurulu listelerini aldım.
İstanbul Ticaret Odası kayıtlarına göre:
BİM Yönetim Kurulu: (ülke genelinde 6012 şubesi mevcut)
Mustafa Latif TOPBAŞ (Yönetim kurulu Başkanı)
M. P. Kassamali MERALI (Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı)
Ömer Hulusi TOPBAŞ (Yönetim Kurulu Üyesi)
J. W. Johannes SİMONS (Yönetim Kurulu Üyesi)
Mustafa BÜYÜKABACI (Yönetim Kurulu Üyesi)
BİM Eski Yönetim Kurulu:
Salim ANBARLILAR
G. Abdülaziz ZAPSU
Mustafa Latif TOPBAŞ
İbrahim Halit ÇİZMECİ
Yasin A.A. KADI
A101 Yönetim Kurulu: (ülke genelinde 6992 şubesi mevcut)
Ahmet Yaşar AYDIN (Yönetim Kurulu Başkanı)
Turgut AYDIN (Yönetim Kurulu Başka Yardımcısı)
Ayhan AYDIN ( Yönetim Kurulu Üyesi)
A101 Eski Yönetim Kurulu:
Hasan Hasip BULDANLIOĞLU
Urs Adolf KALİN
Ahmet Bilge ANBARLILAR
Mehmet Avni KIĞILI
Erdal TÜFEKÇİ
Sonuç olarak; Ülkemizdeki kırmızı et fiyatlarının,rekabet yaratarak düşmesini sağlamak ve ihtiyaç eksiğini azda olsa gidererek vatandaşların ucuz et alabilmelerini sağlamak amaçlı yapılan kırmızı et ithalatı, her yönüyle birbirine çok benzer 2 marketle sınırlı kalarak vatandaşa ulaştırma şeklinden dolayı amacından sapmış görünüyor.
Afiyet olsun…
Yorum Yazın