Kur’an, ölülere okunacak bir kitap değildir. Yaşamınıza rehber olacak yol göstericidir.
Şimdi bu mukaddes kitabı okumayanları, içselleştiremeyenleri, Gazze'deki soykırıma bakışlarıyla, tepkilerinin sloganların ötesine geçmemesiyle açık-seçik görüyoruz.
Maalesef islam âlemini yönetenler dökülüyor. Halklar, vicdanlarıyla tüm dünyada ayakta. İnsan haklarına saygılı Müslümanlar, Hristiyanlar, Yahudiler, Budistler, ateistler ayaktalar ve çırpınıyorlar insanlık için.
Gazze'de; çocuklar-kadınlar-insanlar-hayvanlar-tarlalar, şehirler ölüyor...
Siz nerede duruyorsunuz?
Kerbela tekrarlanıyorken siz peygamber emanetlerinin yanında mısınız?
Yoksa...
Vicdanlarımız kanıyor, üzülüyoruz ama yapacak bir şey yok diyen, kınama ve toplanmalarla yetinenlerle birlikte mi tavır alıyorsunuz?
Bu din bu dünya için gönderildi. Eğer bu dünyada işe yaramayacaksa ahirette size yarar vermez.
Siyaset-Diyanet-ilahiyat-iş âlemi-STK’lar...
Unutmayın bu günleri. Biz unutmayacağız.
Hâlâ petrol gidiyor, kürecik açık, incirlik açık, metal ve sebze rahatça gidiyor.
Onlar Müslümanların can damarlarını keserken hiçbir işe yaramayan laf-ü güzafla vakit dolduranlara hakkımızı helal edeceğimizi mi sanıyorlar?
Sadece VISA ve MASTERCARD’larla yılda milyar dolarlar Siyonizm’e gidiyor.
Hâlâ izleyecek misiniz?
Köleler, efendilerini takip ederlermiş.
İsrail ve liderleri, zulümde Hitler’i taklit ettiler. Taklit etmekle kalmayıp onları geçtiler, geçmekle kalmayıp, onlara tur bindirdiler.
Elbette ki İsrail, bu cesareti Amerika'dan, İngiltere'den, AB’den aldı. Suçlular korkak olur. Siyonistler dünyanın en korkak yaratıkları aslında. Sahada Müslüman bir askerle karşılaşma korkusu en büyük psikolojik problemleri. Ondan dolayı sürekli çocuk, kadın, savunmasız yaşlı, hasta öldürüyorlar. Evleri, camileri, kiliseleri, hastaneleri bombalıyorlar.
Cihâd: Uğraşmak demektir. Bundan dolayı düşmanla harp etmeye cihad denilmiştir. Cihad, asgar ve ekber, yâni küçük ve büyük diye ikiye ayrılmıştır.
Küçük cihad; düşmanla, Büyük cihad; nefisle uğraşmaktır.
Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimiz; bir savaştan dönerken; “küçük cihaddan, büyük cihada dönüyoruz” buyururdu. Çünkü nefisle uğraşmak, en çetin bir düşmanla çarpışmaktan zordur. Çünkü düşmanla çarpışmak hayatın birkaç gününe bedeldir. Nefisle cihad ise bütün bir ömür boyunca devam eder.
Bize düşen İslam’ın ilk emri olan okumakla, araştırmakla, üretmekle üstünlüğü yakalama çabası olmalı.
7 Ekimden beri devam eden Gazze soykırımlara ölenlerin sayısı 10 bini geçti. Bunların yarısı masum melekler-çocuklardan oluşuyor. Diğerleri masum siviller. Kentin %70’i yıkıldı. Okul, cami, kilise, hastane, evler, su depoları... Ayrım gözetilmeden hepsi bombalandı. Bütün dünya halkları, vicdanlar ayakta...
Ancak, Israil'le karanlık ekonomik ve siyasi işbirliği yaptıkları anlaşılan siyaset dünyası sessiz. Ateşkesi, barışı konuşan yok. Yahudi sıfatıyla İlk günlerde İsrail’e koşan ABD dış işleri bakanı Blinken Türkiye'ye geldi. Kamuoyu somut bir adım beklerken ABD hâlâ ipe un seriyor.
İdia ediliyor ki;
ABD dış işleri bakanının teklifi:
500 bin Gazze'liyi Türkiye alsın, Mısır kalan 400 bin Gazze'liyi alacak. Gazze tamamen İsrail-Siyonist kenti olarak yeniden inşa edilecek.
Böylece savaş bitecek, İsrail, doğu Akdeniz petrol ve doğalgazını hiçbir sorun olmadan, Abd ve İngiltere ile paylaşılacak. Bunun için İslami STK’lar devreye sokulup; Kardeşlerimize kucağımızı açıyoruz temalarıyla kampanya önerilmiş...
Bu çirkin oyuna lütfen dikkat! Gazze, izzet ve şeref sahibi Gazzelilerindir.
Sevgili Gençler!
Ülkemizde yaşanan Ekonomik kriz, Plansızlık, liyakatsizlik, Hukuktaki yanlış uygulamalar birçoğunuzun yurt dışında hayatını idame ettirme isteğinin tetiklediğini biliyoruz.
Batılı ülkeler emek vermeden, para harcamadan en iyi gençlerimizi istiyor. Genellikle branşlarının en iyileri olan; doktor, yazılım mühendisi, genetik mühendisi, finans uzmanı, elektrik ve elektronik mühendisleri istiyorlar.
Ve bu bedavadan en iyileri isteyen kurumların çoğu da Siyonist şirketler veya ortakları. Bu Siyonist kuruluşlar bugün soykırım yapan İsrail'i finanse ediyorlar.
Lütfen önem verdiğiniz değerler hatırına, bu kötülüğe, cinayetlere ortak olmayın.
Ülkeler insana benzer.
Zaman zaman hasta olurlar, iyi olurlar, geri kalıp, ileriye sıçrayabilirler. Bir ömrümüz var ve bu ülkede doğmuş ve yaşayan birileri olarak, Anavatanımıza sahip çıkmamız gerektiğine inanıyor ve siz gençlere güveniyoruz.
Lütfen sabır ve gayretle, yanlışlarla mücadele edin. Kaçıp, kurtulmayı değil, yanlışların düzeltilmesi için çaba göstermeyi seçin.
Ülkemiz bizim kaderimizdir, onurumuzdur... Terk-et-me-yin!
Yazımızı yüreklerimize su serpen rabbimizin ayetleriyle bitirelim.
Kamer 44, 45
Yoksa onlar “Biz tam bir dayanışma içinde, yenilmez bir topluluğuz” mu diyorlar? Yakında o topluluk bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklar.
Yorum Yazın