Medya; olayın olduğu her yerde olmalı. Oluyor da. Konu, siyaset ve siyaset adamı ise bu kişilerin topluma verdiği mesajları iletmekte önem kazanıyor.
Son yıllarda süzgeçten geçmeden sarf edilmiş o kadar agresif, başıboş, alaycı, aşağılayıcı söylemle karşı karşıya kaldık ki söz konusu vatandaşa itham edilen sözlerden alındık, üzüldük hatta kaygılandık.
Çünkü; siyaset tanımı gereği ergini halktan ve fikirden alır. Yönetici birim ya da bürokrasi kendi tabanı ve hitap ettiği diğer tabanlara mesafeli olmak zorundadır.
Yönettiklerinizin dilini, dinini, ırkını, yaşama şeklini koyun bir kenara, onlar sizin hükümet ettiğiniz insanlarınızdır.
Türk siyasetinde söylemler giderek küfür, aşağılama ve saldırgan tutumlara gidiyor. Vatandaşlar arasında derin yarıklar açmış bu yapının her birimi tarih önünde sorumludur.
Vatandaş, istifa çağrısını bağırarak yapar, canı yanmışsa koşarak koruma çemberinizi aşar ve haykırır. Siyasetçiye övgü düzende aynı şekilde sesini duyurmayı dener. Her vatandaşın elinde gazete televizyon yok ki, istediği gibi söylesin söyleyeceğini.
Vatandaş toplanır, derdini, sorunlarını kendi kalabalığıyla izah edip, kamuoyu oluşturmak, siyasetin ve yöneticilerin dikkatini çekmek ister, buda anayasal hakkıdır. Bırakalım vatandaşa yönelik söylemleri, toplanma ve protestolardan nefret edilmeye başlanmış. Gezi olaylarıyla birlikte daha da su yüzüne çıkan “Ötekileştirme Mühendisliği” işbaşında.
Yaklaşık yüz yıldır bu ülkeye savaşlardan, iç karışıklıklardan usanmış insanlar geliyor. Hitler Almanya’sından tutunda Afganlısına, Suriyelisine kadar Türkiye’deler.
Bu ülkenin insanları tüm etnik farklılıklara rağmen her zaman büyük çoğunlukla burada kaldı. Kendinden farklı olanla yaşamayı seçti. Bu toprakları vatanı bildi. Sürgüne gidenleri hasret şiirleri yazdı.
Barışla yaşamak varken savaşı çağrıştıran bir siyasi söylemle yaşamak, ülke genelinde paranoyalar oluşturuyor. Bir ülke insanı kendini vatandaş olarak güven ve huzur içinde, yasalara karşı eşit haklarla donatılmış birey olarak görmek ister. Sonra da ekonomik refah ister.
Aşağılanan, dışlanan vatandaş ülkesiyle vatandaşlık bağlarını düşünmeye başlayınca, vay halimize.
Yorum Yazın