Siyaset derken, kimin için ve ne için yapıldığını sormalı. Siyaset, yönetme ve yönetime katılma işidir. Doğal ki, güttüğün siyaset başkasından ve başkasının kitlesinden farklıdır. Yine doğal ki, siyasetin altında bir ideoloji, bir paradigma olmalıdır.
Dünya’ya, ekonomi’ye, yasalara, kurulu düzene nasıl müdahale edipte neleri değiştireceğine siyaset mekanizmasıyla işaret edersin.
Aynı siyaset seçim kanallarıyla iktidara geldiğinde, gerekeni kitleleri adına yapacaktır. Kitleler vesayet rejiminin kalkmasını istemişlerdir, gereği yapılmıştır, kitleler şunu istemiş bunu istemiştir onlar da yapılmıştır veya yapılmamıştır, buraya kadar her şey normal.
Normal olmayansa, siyasi mekanizmaların üstünlüğü ele geçirdiğinde toplumu oluşturan diğer gurupların talep ve beklentilerine sırt çevirmesidir.
Devletin bir yapısı vardır. O devletin çatısı altında yaşayan her insanın ırkı, dini, kültürü farklıdır. Hele Anadolu gibi bir yerde devlet vatandaşlığı vurgusu da olmasa herhalde parçalanmış bir ülke olurduk.
İşte, siyaset kurumunun fevri olmasını engelleyen tek faktör devlet vatandaşlığıdır ve Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Ve bu devlete vatandaş bağıyla bağlı olan herkes yasalar önünde eşittir.
Yine seçimlere dönük bunca kargaşa ortadaysa; kimse kusura bakmasın bu ülkeyi oluşturan hiçbir insan böyle bir kaosu, her dönemde ortalığa saçılan bu ne idüğü belirsiz ve kimsenin kanıtlamadığı, yasal kovuşturma yapamadığı kasetler, twitler savaşlarına ve bunun üzerinden yürütülen siyasete alet olamaz, olmamalıdır da…
Çekilip kenara seyretmekten başka peşlerine takılıp gideriz de bu siyasilerin, şunu unuturuz, bugün ortaya çıkanlar ya da yaşananlar daha düne kadar birbiriyle kuzu sarması, güle oynaya Türkiye’yi yönetenlerin işi değil mi? Şimdi kim kime hesap soracak ya da soruyor? Bolca suçlama, bolca polemikten başka ne var?
Yukarıda, çatıda birbirlerine girmişler, her Allah’ın günü her biri başlı başına suç teşkil eden mevzular konusunda birbirlerine etmediklerini bırakmıyorlar. Ortada bari bir mahkumiyet, net bir şeyler olsa da bu insanlarımız da yapması gereken siyaseti yapsa, gerçeklerimizle yüzleşsek biraz da…
Ciddi anlamda yolsuzluk ve benzeri konular üzerine yükselen, ortada patinaj çeken siyaseti sırtından atmalı bu ülke, atamadığı koşulda hoşgörümüzü, birbirimize tahammülümüzü kaybedeceğiz.
Ben, hiçbir insanımızın komşusuyla siyasi eğilim farkından dolayı kavga edeceğini, onun hayatına müdahale edecek kadar ileri gideceğini düşünmeyen saf biri olarak yazıyorum ki; bu toplumu din, etnik köken konusunda bunca yıldır ayrıştıranlar yine bu halkın engin hoşgörüsü ile orada dururlar.
Ötekinin siyaseti derken, tüm siyasi mekanizmalar ve emperyalist güçler ya da neoliberal yapılar Balkanlar’da, Kuzey Afrika’da, Ortadoğu’da hep aynı ıslığı öttürdüler. Ilımlı İslam artı ötekileştirilmiş halklar.
Sonuç, iç savaş ve yıllarca süren ve yine aynı insanların korkunç kaderi. Bizim sistemimiz buna müsaade etmez, biz barış içinde yaşarız diyorsak, sırtımıza binen bu külfeti kardeşçe yaşayacağımız bir ülke adına atmak boynumuzun borcudur.
Tebrikler Necmettin bey.
Fatih
15-07-2022 16:29