Eski başkent Yangon düz bir alanda kurulmuş etkileyici ve İngiliz şehir planlamasının tipik örneklerini barındırıyordu. Sonuçta yine de farklı, bir o kadar da egzotik havayı rahatlıkla hissedebileceğimiz bir kent. Burası daha çok bana Hindistan'ın orta coğrafyalarında bulunan, en pisi olmasa da, gerçekten pis diyebileceğim bazı şehirleri anımsatıyordu. Havanın aşırı sıcak ve nemli olması, burayı kötü kokan dayanılmaz bir şehir haline getiriyordu. Evet kesinlikle Hindistan şehirleri gibi diyebilirim. Fakat bunun dışında İngiliz sömürge döneminden kalma, mükemmel mimarisiyle Yangon, batının ve Güney Asya’nın bütün renkli halini barındırıyordu. Şehrin her tarafına mabetler serpiştirilmiş durumda ve düzgün bir şekildeki sokakların bir çoğu bu mabetlere çıkabiliyordu. Bu arada gözlemlediğim kadarıyla, İngiliz mimarisiyle yapılan birçok eski apartmanın yavaş yavaş yıkılmaya yüz tuttuğunu ve kurtarabildiklerini ise otel haline getirmeye çalıştıklarını görebiliyordum.
Aşağıdaki yazım, İngiliz sömürge imparatorluğunun oldukları bu coğrafyada nasıl egemen oldukları üzerine sanırım bize bir fikir verebilir.
Burma 1865. Bir grup İngiliz subayı oyuna başlamadan önce polo çekiçleriyle. (Foto: Daillymail)
Birmanya’da İngiliz Sömürgecilik Tarihine kısa bir bakış
Burma'da, ünlü Tonghoo saha kuvvetleri. İngilizlerin yoğun ormanlar arasında topların taşınmasında kullandıkları fil bataryalarıyla. (Foto: Daillymail)
İngilizlerin Asya’da tüm kıyılara egemen olma amaçları çok geçmeden Birmanya ile İngiltere arasında savaşın çıkmasına neden olmuştu. Birmanlar kıyıları terkedip Yukarı Birmanya yani kuzeyde bulunan Mandalay’a çekildilerse de Çin ile kara ticaretinin çekiciliğine kapılan İngiltere, 1885 yılında Birmanya’ya üçüncü defa savaş açmıştı. Yaklaşık bir hafta süren savaştan sonra Birmanya’nın artık sömürge dönemi başlamış ve İngilizler Birmanya’yı ilhak ederek 1886 yılında Hindistan'ın bir eyaleti haline getirmişlerdi.
İngiliz sömürgeciliği için Birmanya pirinç ambarı olarak kullanılacak uygun bir arazi yapısına sahipti. Bu ülkedeki ekilebilen arazilerin önemli bir bölümü pirinç tarımına ayrılmıştı. Pazara dönük tarım, takasa dayalı eski küçük ölçekli tarımın yıkılmasına ve köylülerin zaman zaman %50’ye varan yüksek oranda faizle çalışan Hintli tefecilerin eline düşmesine sebep olmuştu. Sömürgecilik döneminin sonucunda, yabancı tefecilerin ipotek ve hacizle ekonominin denetimini ele geçirmişlerdi. Maden çıkarılma durumu da pirinçten pek farklı değildi. Petrol, çinko, kurşun, wolfram ve kalay madenlerinde artık ingiliz sermayesi ve Hint işgücü egemendi.
İngilizler eski yönetim sistemini de değiştirmişlerdi. Öyle ki Kuzey Birmanya’yı işgalleri sırasında direniş hareketine önderlik eden geleneksel şef Myothugyi’nin yerini İngilizlerin atadığı maaşlı köy muhtarları almıştı. Daha yüksek yönetim kademeleri ise neredeyse tümüyle yabacılaştırılmış ve İngilizler, Birmanların yerine Hintlileri ve azınlık halklarından olan Karenleri tercih etmişlerdi. Sonraki yıllarda Rangoon Üniversitesinde çıkan ayaklanmalar ve arkasından gelen 2. dünya savaşındaki japon işgaline karşı ulusal ordunun direnişi ve bir bakıma İngilizlere destek olmaları, ardından 1945 yılında Japonların Ragoon’u terk etmelerinden sonra gelişen bağımsızlık mücadelesinde özellikle adı geçen U Nu önderliğindeki sosyalist hareket, Japonların ülkeyi terk etmelerinden sonra da sürmüştü. Savaştan sonra İngilizler ülkenin ekonomisini, iletişim hatlarını ve yönetim sistemini düzenleyebilmek için bir geçiş döneminin zorunlu olduğunu ileri sürseler de “Anti faşist Halk Hareketi Birliği ülkenin içinde bulunduğu tüm olumsuz koşullara rağmen, İngilizlerin derhal ülkeyi terk etmeleri ve bağımsızlığın tanınmasını istemişti.
Hindistan’daki Mahatma Gandhi önderliğindeki milliyetçi hareketin de gelişmesi sonucu ve savaş sonrası koşulları o dönemde İngiltere'deki İşçi Partisi hükümetini, Güney Asya bölümünden çekilme kararı almaya zorlamıştı. İngilizler Hindistan'dan çekilirken, giderayak kendi adamlarından Aug San ve arkadaşlarını bakanlar kuruluna atayarak Ocak 1947’de meclis seçimine gideceğini açıklamalarına rağmen kurululan baskı, Komünistler ve diğer muhalefet tarafından itibar görmemişti. Bir kaç ay içerisinde U Nu Anti faşist Halk Hareketi Birliğinin başına geçtikten bir süre sonra 4 ocak 1948’de başbakan olmuş ve bunun sonrasında ise Birmanya bağımsızlığını ilan etmişti.
Kaynak:
- Georgie Kim-Karen. Asya ve Afrika ülkelerinde ulusal sorun
- Raimondo Luraghi, Sömürgecilik Tarihi
- Wikipedia
- Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi
Yorum Yazın