İYİ Parti Genel Başkanı Sn. Meral Akşener, 08 Ocak 2023 tarihinde, partisinin 3. İstanbul İl Kongresindeki konuşmasında ‘Kürşad ve 40 Çerisi’nden bahsetti, ben de sizler için yazmak istedim.
Kürşad ve 40 Çerisi’ni, ülkemizin bulunduğu coğrafyanın zor zamanlarında bizlere hatırlattığı için, Sn. Meral Akşener’e kalpten teşekkür ediyorum.
KÜRŞAD VE 40 ÇERİSİ
Kürşad ve 40 Çerisi’nin hikayesi, Çin kaynaklarında da, Türk kaynaklarında da neredeyse aynı şekilde anlatılır.
Kürşad; MS. 600’lü yıllarda Doğu Göktürk hükümdarı 10. Büyük Türk Hakanı Çuluk Kağan’ın oğludur, asıl adı Su Tiğin'dir.
Kür ve Şad sözcüklerinin birleşimiyle oluşan Kür şad ismini, Göktürk devletinin son kağanı olan amcası Kara Kağan vermiştir. Eski Türkçe’de “Kür” ok ve “Şad” ise bir bölgeyi yönetmek için gönderilen kimse demektir.
621 yılına gelinceye kadar Göktürkler, yapılan savaşlar ve Türk Boyları’nın birleşmeleri sonucunda oldukça güçlenmiş ve zenginleşmiş, tarihlerinin en parlak dönemlerinden birini yaşamaktaydı.
Ancak; 621 yılında Çulug Kağan'ın, Çin prensesi olan eşi İ-Çing Hatun tarafından zehirlenerek öldürülmesi, Büyük Göktürk Kağanlığı’nı ciddi bir krize soktu.
Bu durumu fırsat bilen Çinliler, kuzeye, Türk topraklarına büyük bir ordu gönderdiler.
629 yılında yapılan savaşta Kara Kağan mağlup oldu ve 100.000 Türk’le beraber Çinlilere esir düştü.
Böylece Doğu Göktürk Devleti yıkılarak Çin imparatorluğunun esareti altına girdi.
Bu dönemde Çin, 50 milyon nüfusuyla dünyanın en büyük ülkesiydi ve Kuzey Çin'de esaret altında yaşayan yüz binlerce Türk, her an yok edilmek tehlikesiyle karşı karşıyaydı.
Çinliler, Türk’leri asimile edebilmek amacıyla Göktürk soylularını imparatorluk ordusunda maaşlı subay olarak görevlendirmişlerdi.
O dönemde Kürşad’da pek çok diğer Göktürk soylusu gibi Çin hükümdarı ordusunda subay durumundaydı.
Yüzyıllarca bütün Asya'ya hükmeden Türkler, bu esaretten kurtulmak için fırsat kolluyordu. Esaret altında geçen 10 yılın sonunda Türk’ler harekete geçtiler.
639 senesinde, genç Göktürk prensi Kürşad'ın girişimiyle 40 Türk birleşerek ihtilal komitesi oluşturdu ve bu birliğin başına Kürşad getirildi.
Kürşad'ın bu görevi kabul ederken tek şartı vardı, ihtilalin başarılması halinde hükümdar olarak gösterilmemek.
Kürşad ve arkadaşlarının tek ve nihai amacı, Çinlileri Türk yurdundan kovmak ve Çin'de esir yaşayan Türkleri özgürlüklerine kavuşturmaktı.
Saray muhafız kıtasında görevli Göktürk askerlerinden alınan bilgilere göre; İmparator Tai Tsung, bazı geceler başkent sokaklarında yanına sadece bir danışman alarak, tebdilli kıyafetle, korumasız olarak dolaşıyordu.
Hazırlanan plana göre, böyle bir akşamda bir sokak baskınıyla Çin hükümdarı Tai Tsung rehin alınacak ve Çin sarayına girilerek orada rehin tutulan Türk’ler kurtarılacaktı.
Sonrasında, büyük bir ayaklanma başlatılacak ve Türk topraklarına kaçırılacak olan Çin İmparatoru’nun hayatı karşılığında Türk toprakları geri alınacaktı.
O GECE BARDAKTAN BOŞANIRCASINA YAĞMUR YAĞIYORDU
Fakat; baskının yapılması planlanan gece büyük bir fırtına patlak verdi. İmparator sarayından çıkmadı.
Kürşad, gecikilirse ihtilalin duyulacağından ve Türk’lerin kılıçtan geçirileceğinden çekindi ve 40 çerisiyle birlikte sarayı basıp İmparatoru ele geçirmeye karar verdi.
Saraya doğru yürüyen 41 Türk yiğidi sarayın kapısına vardıkları anda çarpışmaya başladılar.
O döneme ait Çin yıllıklarının bazı ingilizce tercümelerinde,baskınla ancak dışarıdan gelen takviye askerlerle başedilebildiği yazmaktadır.
Göktürklerin bir kısmı sarayın içinde savaşırken şehit oldu. Sağ kalan Göktürk askerleri ise Kürşad'ın önderliğinde saraydan çıkarak Vey nehrine doğru ilerledi.
Niyetleri; nehri geçerek Ötüken'e doğru gitmekti. Fakat sağanak halinde yağan yağmur yüzünden yükselen sular köprüyü yıktığı için karşıya geçemediler.
KÜRŞAD ÖLMÜŞ FAKAT AT’TAN DÜŞMEMİŞTİ, ÖLMÜŞ FAKAT YENİLMEMİŞTİ
Geri dönüp, arkalarından gelen Çin ordusuyla savaşmaya karar verdiler, binlerce Çinli askere karşı savaşan bir avuç Türk yiğidi peş peşe şehit oldular.
Kürşad ve 40 yiğit Türk'ün hayal bile edilemeyecek saray baskını, Çinlileri kalplerinin derinliklerine kadar titretti. Tang Hanedanı’nın ünlü İmparatoru Tai Tsung’un bu baskından canını zor kurtarması, sarayda ve halk arasında şok ve paniğe sebep oldu.
Bu ayaklanmanın devamının geleceğinden korkan Çin İmparatoru, esir Türk’leri serbest bıraktı.
Sonrasında, bütün Türk illerinde hiçbir kuvvet tarafından karşı konulmasına imkan olmayan bir özgürlük rüzgarı esmeye başladı.
Ardından geçen 43 senenin sonunda, 682 yılında, İlteriş Kağanla Bilge Tonyukuk önderliğinde bozkurt başlı sancak tekrar kaldırıldı ve II. Göktürk Devleti kuruldu.
Kürşad ve 40 Çerisi, bütün dünyaya; Türk’ün asla esaret altına alınamayacağını ve Türk’lerin özgürlükleri olmadan yaşamaktansa ölmeyi yeğleyeceklerini göstermiştir.
Çin kaynaklarında Kürşad ve Çerilerinden övgü ve hayranlıkla bahsedilir.
Kürşad ölmüştü ama uğrunda can verdiği davasının başarıya ulaşmasını sağlamıştı. Türk’ün adını tarihi belgelere cesur, kahraman, yiğit kelimeleriyle birlikte yazdırmıştı.
Onlar; Türk Milleti’ni hiçbir milletin asla esaret altına alamayacağını göstermiş, Türk’ün özgürlüğü için ölüme koşmaktan korkmayacağını kanıtlamışlardı.
Bir milletin dirilişi olmuşlardı. Bu topraklar Kürşat ve 40 çerisinin akan kanlarıyla nice yiğitler yetiştirdi bağrında.
Daha nicelerinin geleceğine hiç kuşkumuz yok…
Yorum Yazın