Cumhuriyetin ilk yıllarında nüfusun % 80'i köylerde yaşamaktaydı. Zaman içerisinde; arazilerin bölünmesi, verimin düşmesi, nüfusun artması ve sosyolojik sebeplerden dolayı günümüzde oran dengesi tam tersine dönmüştür.
Vahşi kapitalizmin dayatması olan hep daha fazlasını iste, doyumsuzluk ve şükürsüzlük bunun yanında kanaati de ortadan kaldırarak insanların kimyasını bozmuştur.
Hızla boşalan köyler, şehirde tutunabilmek adına varoşların oluşmasına sebep olmuştur. Elektrik, su, kanalizasyon ve yolu olmayan bu kenar mahalleler köyden daha kötü konfor ve şartların oluşması ile trajediye dönüşmüştür.
Günümüzde köyde yaşayanlar ise tarım ve hayvancılığı bir kenara bırakarak ekmeği bile marketten alır duruma gelmişlerdir.
Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde kalan köylerin bu statüleri dahi kaybolarak birer mahalleye dönüşmüştür. İlk bakışta hizmet, konfor ve çağdaşlık adına bir tekamül gibi görünse de aslında telafisi mümkün olmayan yeni problemleri beraberinde getirmektedir.
Köyden mahalleye dönüşen yerleşim yerlerinde yeni imar ve kadastro ile birlikte verimli tarım arazileri müteahhitlerin istilasına uğramıştır. Düne kadar sebze ekilen tarlalarda günümüzde villalar yer almaktadır. Adam köye ve ovaya üniversite kurmuş, varın gerisini siz düşünün böyle bir beldeye artık siz köy diyebilir misiniz?
Köyün hem ekonomisi, hem ekolojisi hem de sosyolojisi kökten değişmiştir. Böyle olunca da artık; köyler şehirde, şehirlerde köyde yaşamış olmaktan mutlu değildir. Bu sarmaldan çıkmanın da bu kafayla mümkün olmadığı çok açıktır.
Belki tersine göç ile şehirde köyü yaşayanlar geri dönmek isteyebilir fakat hiç bir şey eskisi gibi olmadığı için de büyük bir travma onları bekliyor olacaktır. Şehirli olmak için köyü yaktılar, şehirli olamadıkları gibi üstelik köyden de oldular gibi bir durumla karşı karşıya kalacaklardır.
Çok yakın gelecekte en büyük problem gıdada yaşanacaktır. Üreticinin aracılardan daha az kazandığı bir ortamda bunun bu şekilde sürdürülebilir olması olası değildir. Üreticinin ve tüketicinin şikayetçi olduğu adil olmayan bu kısırdöngüden kurtulmak gerekiyor, aksi takdirde daha zor günler bizi bekliyor olacaktır.
Sonuç olarak; yanlış strateji ve politikalar yüzünden duvara toslamış durumdayız. Tekrar köye, toprağa ve üretime dönmek zorundayız. Bunun bir devlet politikası olarak hayata geçirilmesi elzemdir. Aksi takdirde sadece eleştirmekle alacağımız bir mesafe olmayacaktır. Şimdi yarım kilo olarak aldığımız ürünleri böyle giderse tane hesabı almamız uzak değildir! Yurtdışında kınadığınız bu duruma düşmemiz ne hazin sondur.
Yorum Yazın