Dünyadaki endüstrileşme çaba ve çalışmalarına uzak duran, kendi topraklarındaki petrolün değerini anlamayan, halkının eğitim ve refahını önemsemeyip, nitelikli, eğitimli personeli dışarıdan alan bir imparatorluk kendi sonunu kendisi hazırlamıştır.
Avrupa'da matbaa, 1455 yılında kullanılmaya başlarken Osmanlı'da 1727'de kullanılabilmiştir. Bu 300 yıllık gecikme bugünkü sıkıntıların, birikimsizliğin, vizyonsuzluğun ana nedenidir. Bu bakış açısıyla şekillenen; eğitim / üretim / düşünce / hukuk / ekonomik yapı /sosyal yaşam bizi gelişmiş ülkelerden kalın çizgiyle ayıran ana sebeplerdendir.
Cumhuriyet kurulduğunda Türk milletinin genç-sağlıklı-eğitimli nüfusu savaşlarda büyük oranda yok edilmişti. Devlette çalışacak üst ve orta düzey yönetici bulmak çok zordu.
İddiaya göre, 1927 yılında 200 bin Yahudi’ye, 800 bin Ermeni’ye Türk isimleri verilerek Türk kimliği verilmişti. Türk erkeği yıllarca zorunlu askerlik yaparken, köylüsü ekme biçme ile uğraşırken, bu 200 bin Yahudi ile 800 bin Ermeni ticaret ile uğraşıp zenginleşmişlerdi. En iyi, en özel eğitimleri onların çocukları, nesilleri almıştı. En kritik kurumlarda, en önde bunların olması büyük bir plan mıydı yoksa zorunluluk muydu?
İsrail'in kurulmasında büyük çabaları olan, Alyans okullarının önde gelenlerinden Hayim Nahum, Lozan görüşmelerinde Türk delegasyonunda görev yapmıştı. Ülkenin önde gelen bürokratları, devlet ve özel sektör yöneticileri, üniversiteler, medya ve önemli STK lar uzun süre dış bağlantılı kesimlerin etkisinde kaldı.
Futbolda bir kural vardır: Atamayana, atarlar...
Nesilleri yetiştirememenin cezasını çok çekti bu millet... Hâlâ da çekmekteyiz. Şimdi nitelikli meslek erbabı gençliği bekleyen yeni tehlike "yurt dışı" çalışma olanakları ve gitme hayalleri.
Bütün bu yanlışları yapmış ve sonuçlarını yaşamış bir milletin ferdi olarak, hâlâ eğitim müfredatında Fulbrigt gölgesinin ne anlama geldiğini anlayabilmiş değilim.
FULBRIGHT ANLAŞMASI
"Türk Amerikan Kültür Anlaşması,” 27 Aralık 1949 tarihinde her iki tarafı temsilen Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Faik Zihni Akdur ve ABD Büyükelçisi George Wadsworth tarafından Ankara'da imzalandı. Adı mili olan eğitim sistemimizin, müfredat belirlenmesi, ders seçimleri, öğretme biçimleri dâhil birçok müdahalenin söz konusu olduğu bu anlaşma yırtılıp atılmalıdır artık. Çağın gereklerine uygun, " işe yarayan " gerçekten MİLLİ bir eğitim sistemini inşa etmek zorundayız.
"Gerçek bir kent kültürlü ailede yetişebilmek, imparatorluk sonrası Anadolu toplumu için bir ütopya / imkânsızlıktı. Bu ayrıcalık ancak gayri müslimler, Selanikliler, Abdülhamit’in geliştirdiği orta sınıf, az sayıda Anadolu eşrafı, saray ve çevresinden az sayıda seçkinlere ait olabiliyordu. Her yerde olduğu gibi Cumhuriyetimizde de, sanayici olmak bir bakıma kentli olabilmeyi zorunlu kılıyordu.
70 li yıllarda ortaya çıkan Erbakan ve arkadaşları bu anlamda ayrıcalıklıydılar. Yegâne kentli, dindar ve milli görüşçüydüler. İdeolojilerinde; ahlak ve maneviyatın yanında teknolojik uyumu da savunuyorlardı. Tarihsel bir uyumu yakalayabilirlerdi. Ülkenin en ciddi bürokratları ve iş dünyası bu jenerasyondan etkilenmişti. Ancak bu görüş ve teknik ekip yeterince değerlendirilip kıymetleri bilinmedi. Aslında aralarından çıkarak kurulan Ak Parti bu misyonu yeterince anlayabilselerdi ülkenin kaderi değişebilir. Eğitim, sanayi ve tarımda devrim niteliğinde teşvik ve gelişmeleri gerçekleştirmek yerine tüketim ağırlıklı bir toplum ve beton yapıları büyüme için en önemli tercih olarak seçti Ak Parti. Mevcut otoyollarımıza, havalimanlarımıza, hastanelerimize, üniversitelerimize, köprülerimize yenileri eklendi. Bunlar elbette bu ülkeye gerekliydi ama aciliyet ve önemde; endüstriyel ve tarımsal üretim teşvikleri ile çağa uygun eğitim ilk sırada olmalıydı.
Bugün canımızı oldukça fazla yakan ve bir türlü önüne geçilemeyen enflasyonun sebebi de bu önceliklerde gizli aslında.
Üretim artmadan paramız değer kaybetmeye devam edecek. 1 kg etin ve benzer şekilde hurmanın 500 TL olduğu; ucuz belediye ekmeği, belediye iftar çadırlarında yemek ikramı ve Et balık kurumu önlerinde 1 kg ucuz kıyma için kilometrelerce kuyruğun olduğu bir ülkeyi biz tercih ettik.
Yüce Rabbimiz Kuran'da, Şura süresi 30.ncu ayette:
"Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle (cüz’i iradenizle) yaptıklarınızdan (günahlar) dolayıdır.
Kişiler gibi, milletler de kendi kaderlerini yaptıkları seçimleriyle inşaa ederler.
Yorum Yazın