İsrail'in Filistin'le olan önemli problemleri var. HAMAS'ın direnişine birde bu gözle bakın.
Birincisi İBRAHİM anlaşması.
İkincisi de Doğu Akdenizde bulunan zengin doğalgaz kaynaklarında ortaklığı olan Filistin'in göz ardı edilmesi.
Bu iki önemli konu; İsrail ile Filistin ilişkilerinin şeklini, ekonomik durumu önemli derecede etkileyecek boyutlarda.
İlkinden başlayalım, "Abraham accord" olarak isimlendirilen ve İsrail'in , Arap dünyası ile yakınlaşmasıni amaçlayan anlaşma eski ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'da düzenlediği resmi bir törenle 15 Eylül 2020’de imzalandı.
İsrail, BAE ve Bahreyn arasında 3 yıl önce imzalanan ve diplomatik ilişkileri normalleştiren Abraham Anlaşmaları, aynı yıl içerisinde genişleyerek Fas ve Sudan'a da ulaştı.
Bu normalleşme, anlaşmaya imza atan ülkelere güvenlik, ekonomi, bilim ve kültür alanlarındaki büyük değişimlerden yararlanma şansı sundu. Abraham Anlaşmalarının daha geniş bölgesel ekonomik entegrasyonu teşvik etme potansiyeli bulunuyor
Normalleşmenin bölgeye yansımaları Ürdün ve Mısır’ı, İsrail ile donuk olan ekonomik ve siyasi ilişkilerini yeniden canlandırmaya yöneltti. İsrail ve Mısır ekonomik ve ticari bağları derinleştirme konusunda görüşmeler gerçekleştirdi.
Bu fırsatları gören Suudi Arabistan ve Katar gibi bölge ülkeleri İsrail ile normalleşme girişimlerinde bulunmaya başladı bile.
Aylardır zaman zaman gündeme gelen İsrail-Suudi Arabistan arasındaki normalleşmenin işaretleri, ABD’nin son dönemde Riyad nezdinde yoğunlaştırdığı diplomasinin ardından resmi müzakereler halini alan bir sürece girdi.
İsrail'in, Arap ülkeleriyle girdigi bu yakın temaslar, Filistin'i doğal olarak rahatsız etti. Bu anlaşmanın ana hedefi İran ve direniş güçlerinin, israil'e yönelik hedeflerini zayıflatmak olduğunu, ABD'li yetkililer açıklamaktan çekinmediler. Bu anlaşmanın İran karşıtı cepheyi birleştirme imkanına ilişkin soruya 'İran'a yönelik maksimum baskı politikasının sürdüğü' yanıtını verdiler.
İkinci olarak; İsrail, uzun yıllardır doğalgaz aradığı doğu akdenizden, 2013 yılından beri başarılı bir şekilde gaz üretimine başlamıştı.
İngiliz kökenli Energean şirketiyle anlaşan İsrail; bu yıl Doğu Akdeniz'de 5 sondaj kuyusu açarak 5 doğalgaz keşfi açıkladı. Son açılan Hermes kuyusunda da 15 milyar metreküp doğalgaz bulduğunu kaydetti.
Her kuyunun 15 milyar metreküplük rezerve sahip olduğu ve yeni kuyuların açılması için çalışmaların sürdüğü düşünülürse, gelecekte İsrail'in önemli doğalgaz ihraç edici ülkelerinden olacağını söyleyebiliriz.
Ancak İsrail'in bu konudaki en büyük problemi, Gazze kentiyle Akdenize sınırı olan Filistin.
Filistin haklı olarak doğu akdeniz'de hemen yakınında çıkarılan ve çıkarılacak olan doğalgaza ortak olduğunu söyleyerek payını bırakmayacağını öne sürüyor.
Bu durumları göz önüne alarak bu son gelişmeleri okumak sanırım biraz daha yararlı olur. Gazze'nin tamamen İsrail'in eline geçmesi eminim bir çok İsrail yöneticisinin rüyalarını süslüyor.
HAMAS, bu durumlardan haklı olarak rahatsız. Hem arap dünyasının İsrail'le, "Abraham Anlaşması" ile yakın ilişkiler kurması, hem de doğalgazın İsrail'e sağlayacağı zenginlik ve kendi hakları düşünüldüğünde konu daha net aydınlanacaktır.
HAMAS'ın saldırılarının başladigi günden itibaren müslüman halklar ayakta. Filistin'in yanında/lehinde gösteriler yapılırken Abraham Anlaşması o ülkelerin liderleri için utanca dönüşmeye basladı. Bu bile HAMAS için büyük başarı. Hele İsrail, bir çılgınlık yapıp İran'ı savaşa dahil etmeye kalkarsa durum daha vahim bir hal alır. Gerek Rusya, gerekse de Çin olaya dahil olabilir ki bu üçüncü dünya savaşı demektir.
Bozulan ekonomisi, aksayan demokrasisi, otokratlığa özenen, hukuku rafa kaldırmaya çalışan başbakanıyla İsrail büyük tokat yedi.
Saldırılar durmalı, Doğu Akdeniz doğalgazı adil olarak paylaşılmalı, Filistin devlet olarak tanınmalı ve el koyulan toprakları iade edilmelidir.
Başka türlü ne İsrail'e huzur var ne de dünyaya.
Yorum Yazın