İslam Peygamberi Hz.Muhammed AS, cahiliye karanlığına karşı; adil, onurlu ve insanca bir yaşam teklif ve önerisiyle ortaya çıktı. Bunu gerçekleştirmekte hiç zorlanmadı. Çünkü kendisi emin, güvenilir ve sözü dinlenir biriydi.
Adaletsizlik, cehalet, fakirlik, liyakatsizlik, insanların belirlediği "güç merkezlerine" tapmaktan uzak, gerçeği sorgulamamak, mücadele edilecek hastalıklardı.
Hz Resul, 23 yıl süren kutlu davetinde bu hastalıklarla savaştı. Okuma-yazma seferberliği, cahiliye adetlerini kaldırma, tüm putları kırma, fuhuş ve kölelikle mücadelede büyük başarılar kazandı. Kısa sürede, yoksullukla mücadele, paylaşma ve dayanışmada inanılmaz mesafeler kat edildi.
Fakirliğin, sömürünün, faizin ve fuhşun hakim olduğu toplum, sevginin, saygının, eşitliğin, yardımlaşmanın hakim olduğu saygın bir topluluğa evrildi.
Allah'ın gönderdiği kitap ile, Hz. Muhammed'in samimiyetle yaşayıp, vahiylerle eğittiği cahiliye toplumu, sahabe yüceliğine ulaştı.
Peygamber Görevini layıkıyla yapıp gitti...
Ya sonradan gelenler?
Taştan putlar değişim gösterip, iktidar, makam, servet, cinsel arzular, beğenilme tanrılarına evrildi!
Bu gün bambaşka amaçlara, hedeflere koşanlar, "kutsal inanç" sahipleri olabilir mi?
Cahiliye Mekke'sinde olmadığı kadar, deizm ve ateizm hangi bataklıktan türedi? Bu bataklığın mensupları olan sinekler, böcekler bir gün doyacak, samimiyetle tövbe ederek kendilerini hesaba çekecekler mi?
Bu kadar dejenere edilen değerler, hangi uygulamalarla yeniden ayağa kaldırılacak?
Bu konulara temas etmeyen bir din eğitimi ve tebliği İslami bir tavır ve usûl olamaz!
Hakkı ve adaleti tavsiye edip yanlış işlere güçlü bir sesle itiraz etmesi gereken dini kurumlar ve gruplar, şüpheli ganimetlerin(!) peşine düştüler. Asıl gündemlerini bırakıp politik ajandaların içinde kayboldular. Devasa binaları oldu ama ülkemizi İslam toplumunu yarınlara güvenle götürecek gençlerimiz kalmadı.
Öyle ki yapılan istatiksel araştırmalarda, bu gençlerin %70 i kendilerini ilk kimlik olarak milliyetçi olarak tanımlıyor.
Oysa en büyük davamız, kendimizi, dünyamızı bilme ve daha iyi bir insan olabilme davası değil midir? Bize, potansiyelimizi ve insan olma sorumluluğumuzu unutturan veya ihmal ettiren bütün davalar oyalama ve aldatmacadan ibaret değil miydi?
Rabbimiz bizi partilerden, ideolojilerden, liderlerden mi hesaba çekecek?
Elimizle, dilimizle, kalbimizle karşı çıkıp desteklediklerimiz nelerdir? Ne yazık ki Gazze'de güncel Kerbela katliamı halen devam ediyor.
Siz ne yaptınız?
Elinizle? (Yardım, destek, cihada katılım, İsrail bağlantılı mallara boykot?)
Dilinizle?
Sosyal medya paylaşımlarınızla, Gazze'soykırımını gündemde tutma, eylemlere katılma?
Kalbinizle?
Şöyle yürekten kaç defa dua ettiniz? Ağlayarak yalvardınız mi?
TOPARLANIN! Ölüm çok yakın!
*Al-i Ä°mran 144
Muhammed yalnızca bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçti. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geri dönecek misiniz? Kim geri dönerse bilsin ki Allah’a asla bir zarar vermiş olmayacaktır. Allah şükredenleri ödüllendirecektir.
Yorum Yazın