Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, tek başına partisini toparlamaya çabalıyor.
Sn. Erdoğan’ın son zamanlardaki dış politika’da sağladığı başarılar az değil, tüm kalbimle alkışlıyorum!..
Birkaç örnek verecek olursak; Ukrayna’da bulunan tahıl stoklarının tüm Dünya’ya gönderilmesi için yaptığı girişimler ve alınan pozitif sonuçlar, Rusya ve Ukrayna savaşı ile ilgili hiçbir ülkenin sağlayamadığı derecede yakın görüşmelerde bulunabilmesi, tüm Dünya’ya karşı Azerbaycan’ın hakkı olan Karabağ’ı geri almasındaki var oluşları, birşey bulmak bir kenara Akdeniz’de hakkımız olan bölgelerde sondaj gemilerimizin varlığı ciddi anlamda başarıdır. Suriye politikasına başarı denilemez, onu hariç tutuyorum, çok farklı olabilirdi Suriye konusu...
Ak Parti ile; ‘Çözüm Süreci’ politikalarından dolayı hiçbir zaman barışamadım ben, bu camia’da Vatan-Bayrak konusunda ruh eksikliği olduğunu düşündüm hep...
Adana/Tepebağ doğumlu bir kimse olarak kendimi bildim bileli ülkücü camiaya yakındım, ta ki MHP-AK Parti ittifakına kadar, partim MHP’ye de kızdım ve seçimlerde oy bile vermedim. Bana “Sosyalist Ülkücü” diyen dostlarım bile oldu son zamanlarda, kafamız karıştı iyice!..
Sn. Erdoğan; yaşadığımız şu günlerde partisini uçurumdan kurtarmak için bu denli çabalarken, Ak Parti’nin asıl sorununun ne olduğunu geçen gün sosyal medya’dan yaptığım paylaşıma gelen hadsiz, zavallı, insanlık dışı, küfürlü yorumlarla daha iyi anladım.
Sn. Erdoğan ile 1 saat baş başa konuşup, kendi penceremden gördüklerimi veya hissettiklerimi anlatmayı ne çok isterdim bilemezsiniz!.. Bunu ülkem için çok isterdim.
Geçenlerde sosyal medya’dan; “sabah ezanında cami megafonunun sesinin çok açık olması birşey kazandırmaz aksine insanları uzaklaştırır, insanların hastası, bebeği, yaşlısı var, sabah ezanlarında sesi biraz kısılsa cami megafonlarının” diye yaptığım paylaşıma, yaşamı boyunca ‘bayrak inmez, ezan dinmez’ diye çaba göstermiş olan bana, kendini insan sanan bir zavallı şöyle yorum yazdı “gerekirse bayrak iner ama ezan susmaz” ve ardından şahsıma bir sürü küfürler… Tlf. numaramı yazıp insanca yaklaştım, anlatmak istedim ama aramadı, çünkü onun görevi buydu, boş boş sallamak, en son şöyle dedim ona ve engelledim. “Bayrak inerse ezanı sana kim nasıl okutacak, bunu düşün. Sen farkında olmasan da bir vatan hainisin, yazık sana”
Size anlatmak istediğim; zır cahil, basit, yapış yapış bir vatan haininin saçma paylaşımları değil elbet, amacım Ak Parti’yi savunduğunu sanan bu hadsizleri, doğru yoldalarmış gibi onore edip kullanan, kendilerini memleketin sahibi sananların ne kadar çoğaldığı.
Bu yüzden diyorum ki; İ. Melih Gökçek gibi Ak Parti içerisinde çok fazla metal yorgunluğu yaşayan ama bunun farkında olmayan, en yukarıda veya en aşağıda bulunan çok kimse var. Eminim ki Sn. Erdoğan bunun farkında!..
Herşeye rağmen partisini ayakta tutmak için hala canla başla çalışan bir Recep Tayyip Erdoğan gerçeği de var.
İç politikada benim tasvip etmediğim çok ama çok yanlışlar var, bu yanlışları değerlendirince, metal yorgunluğu dedikleri şey komple Ak Parti'yi sarmış bile olabilir diye düşünmemek elde değil…
Mesela; sokak ağzıyla siyaset yapmak, ülkedeki ekonomik duruma yaklaşım, halkı kutuplaştıracak bizdensin-onlardansın yaklaşımları, kendi partilerini savunanlar haricindeki herkesin FETÖ veya PKK terör örgütlerini desteklediği şeklinde yapılan söylemler gibi kötü yaklaşımlar var.
Fakat; dış politikada son dönemde sağlanan başarılar alkışlanacak niteliktedir, bu nedenle diyorum ki Sn. Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, tek başına partisini toparlamaya çabalıyor.
Fakat bu yalnızlık hem yorucu, hem de sonuç vermeyecek gibi görünüyor.
Not: Bu makaleyi kaleme almam, Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Liviv’e gittiğini öğrendikten sonra, ülkemin Cumhurbaşkanı’nın dünya siyasetinin tam göbeğinde çaba sarf ettiği ve bu durumun Türk Milleti’nin tarihi ve yarınları için önemini düşündüğümden kaynaklanmıştır. Zira, ‘Çözüm Süreci’nden ve halkı kutuplaştırma söylemlerinden dolayı, Ak Parti ile benim pozitif bir ilişki kurmam mümkün değildir.
Yorum Yazın