İşyerinde herkes kendi halinde çalışırken, şoför arkadaşlardan biri gelip muhasebe bölümünde oturan patronumuza gülümseyerek bir şeyler anlatıp gitti. Duyduğum kadarıyla bir motor arızası ya da fabrikada olağan konulardan biriydi. Telefon konuşmam, daha doğrusu telefonun öbür ucundaki adamla cebelleşmem bitince, tekrar diğer işlere koyuldum.
Fakat arka plandan sürekli Çin, Çinli gibi sesler geliyordu. Derken yemekhanede bir Çinli’nin oturduğunu öğrendim. Ne işi var ki bizim fabrikada bir yabancının diye düşünürken; arkadaşlar gerçekten Çinli’yi aralarına almışlar, cep telefonlarındaki dil çevirme programlarını aktifleştirip sohbete tutuşmuşlar.
Çin'den gelen bu yolcu mobileti ile Türkiye’yi turlarken, tam da bizim fabrikanın önünde mobileti arıza yapmış. Kesin tamirci işi, kendisinin haletmesi mümkün değil, bizim fabrikaya dalıp yardım istemiş. Arıza halledilecek bu da kesin.
Sağ olsun arkadaşlar Türk misafirperverliğini fazlasıyla gösteriyorlar, “o iş bizde gardaş, sen anlat hele sizin oralarda ne var, ne yok” havasında neşeli bir sohbet dönüyor.
Çin’li güleç yüzlü bir insan. Telefonuna konuşuyor, biz Türkçe’ye çevrilen konuşmasını okuyoruz telefondan, biz konuşuyoruz oda bizi aynı şekilde anlıyor. Uzatmayalım, Çin’li adamı bundan sonra Çin’li arkadaş diye anacağız. Arkadaşın mobiletini tamir edecek ustanın işi varmış, kendisi fabrikaya gelemeyeceğinden bizim bu mobileti onun tamirhanesine kadar götürmemiz gerekiyormuş.
Çin’li arkadaş tedirgin bu aşamada? Mobileti fabrikanın kamyonetine yüklenip tamirciye gidecek, siz olsanız tedirgin olmaz mısınız?
Aslında tüm arkadaşlar yardımcı olmak bir yana fazlasıyla sahipleniyorlar Çin’li arkadaşı, onunsa kafası karışıyor. Ona demek istiyorum ki ''bak aslanım bizim buralar sizin Şanghay’a, Pekin’e niyim benzemez, tarihte set falan çekildi aramıza burada olmaz, biz garibanı, yolda galmışı goruruz''
Nihayet durumu anlıyor Çin’li arkadaş, mobiletini bizim emektar kamyonete yükleyip tamirciye gidiyorlar, arkadaşlar da refakat ediyor. Vallahi Çin’li olası geliyor insanın bu ilgiye...
Ekip bir iki saat sonra yine geliyor, neşe içindeler. Mobilet tamir edilmiş, Çin’li Arkadaş mutlu. Tamir parasını Patronumuz karşılıyor. Arkadaş bu konuyu anlamakta güçlük çekse de, bizim böyle olabileceğimizi kabul ediyor, şaşkınlıkla...
İnsan düşünmeden edemiyor. Eyy!!! Çin’li arkadaş, bindiğin araçla şuradan şuraya gidilir de, tüm ülke böyle nasıl dolaşılır? Ne bir sırt çantası ne de başka birşey yok yanında, sanki arkadaş mahalle arasında geziniyor. Bu rahat tutumu gerçekten ilginçti.
Çin’li arkadaşın daha da ilginç bir yanı vardı; ekilebilir tarım arazilerini araştırıyor, ekim alanlarına uygun bitkileri değerlendiriyormuş.
O hengamede mesleğini dahi sormamıştık Çin’li arkadaşa. Ve durmadan yineliyordu, "topraklarınız çok atıl" diye…
Aslında tam yerinde bozulmuş mobileti, Tarımsal ürünler alıp satan, yem üretimi ve hayvancılık tesisleri olan bir fabrikayız. Çin’li arkadaşa ne anlatayım, tarımsal alan ve üretimlerimiz ile ilgili yapısal sorunlarımız olduğunu anlatınca, olduğu gibi onayladı söylediklerimi. Daha sonra kendisini köşemde yazıp yazamayacağımı sorduğumda yine tedirgin olmuştu Çin’li arkadaş. Sadece ''süpriz bir anı olarak bahsedeceğim sizden'' dediğimde rahatlamıştı.
Türkçe öğreneceğini söylüyordu, mutlu bir yüzü vardı yanımızda. Arkadaşlarla sohbetlerine devam ederlerken, onunla vedalaştım. Gerçekten bir misafirperverlik göstermiştik, bir daha gelirse mutlaka uğrayacaktır.
Bir ara camdan baktığımda mobiletiyle Ortaköy’ü Kırşehir ve Aksaray’a bağlayan yola çıkıyordu, ne tarafa döndüğünü göremedim.
Dünya mı küçük Çinliler mi çok? Uzak bir ülkeden bir yabancı geliyor, Anadolu'nun ekilebilir tarım arazilerini inceliyor...
Sizce de ilginç değil mi? Bizim bakanlıklarımız, kurumlarımız ne yapıyor acaba Çin’li arkadaş topraklarımızda kafasına göre araştırma yaparken?
Evet, birçok yapısal sorunumuz var bu doğru, ancak yolda kalmış bu Çin’li arkadaşa tutumumuz yapısal bir sorun olamaz.
Hey gözünü sevdiğim Anadolu insanı.
Yorum Yazın