Tarım ve Orman Bakanlığı 7. Bölge Müdürlüğü '2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü' konulu bilgilendirme mesajı yayınladı. Yayınlanan mesajda şu konulara değinildi;
"Geçmişten günümüze bakıldığında, ilk medeniyetlerin kurulduğu yerlerin akarsu kıyıları gibi sulak alanlar olduğu görülmektedir. Çoğu gelişmiş uygarlık suyu verimli bir şekilde kullanarak, yaşamlarının içine almışlardır. Sulak alanlar, yeryüzünün en zengin ve en üretken ekosistemlerini oluşturmaktadır. Bu alanlar yöre insanlarına ve ülkenin geneline hizmet veren doğal sistemlerdir ve yeryüzündeki başka hiçbir ekosistemle karşılaştırılmayacak ölçüde işlev ve değerlere sahiptir.
Ayrıca Sulak Alanlar, tropik ormanlardan sonra biyolojik çeşitliliğin en yüksek olduğu ekosistemlerdir. Pek çok tür ve çeşitteki canlılar için uygun beslenme, üreme ve barınma ortamı olan sulak alanlar, yalnız bulundukları ülkenin değil, tüm dünyanın doğal zenginlikleri olarak kabul edilmektedir. Yakın çevresinde yaşayan halkın yaşamında önemli yer tutan, bölge ve ülke ekonomisine katkılar sağlayan sulak alanlar; doğal dengenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması yönünden de diğer ekosistemler içinde önemli ve farklı bir yere sahiptirler.
Toplam 457 kuş türünün bulunduğu ülkemizdeki sulak alanlar özellikle göçmen türler için yaşamsal öneme sahiptir. Ülkemizdeki sulak alanların uluslararası düzeyde önem taşımasının asıl nedeni; kuş göç yollarından en önemli ikisinin Türkiye üzerinden geçmesidir. Kuşların göçleri sırasındaki bu uzun yolculuklarını güven içerisinde yapabilmeleri için, Türkiye'deki sulak alanların varlığı herhangi bir ülkedekinden daha fazla önem taşımaktadır.
İnsanoğlu yaşamı süresince doğal kaynaklardan yoğun miktarlarda yararlanmış, ancak yenilenemeyen doğal kaynaklarımız yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Günümüzde yaşamın hala sulak alanlara bağlı olduğu düşünülecek olursa, kaynaklarımızın sürdürülebilir kullanımı önemli hale gelmiştir.
Ülkemiz sulak alanlar açısından Avrupa ve Ortadoğu ülkelerine göre zengin sayılabilecek bir konumdadır. Bu nedenle ülkemiz, sulak alanların korunması ve akılcı kullanımını sağlamak üzere geliştirilen ve 1971 yılında İran’ın Ramsar kentinde imzaya açılan Ramsar(Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar) Sözleşmesine 30 Aralık 1993 tarihinde taraf olmuş, Sözleşme 94/5434 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla 17.05.1994 tarihi ve 21937 sayılı Resmi Gazete' de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Mevzuat dahilinde tescil edilmiş sulak alanların sürdürülebilir koruma ve kullanma dengesinin sağlanabilmesi için kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve halkımızın katkı ve destekleri ile planlamalar yapılmaktadır.
Adana ili sınırları içerisinde iki adet(Akyatan Lagünü ve Yumurtalık Lagünleri) Ramsar Alanı mevcuttur. Bunların dışında Ağyatan ve Tuzla Lagünleri önemli sulak alanlarımızdandır. Bu alanlardan Yumurtalık, Akyatan ve Tuzla Lagünlerinin kullanım ilkeleri, mevcut planlarının plan hükümleri ile gerçekleştirilmektedir. Diğer sulak alanlarımızda ise mevzuat hükümleri dahilinde iş ve işlemler yürütülmektedir.
İlimizde, Adana Vali Yardımcımız başkanlığında her altı ayda bir Mahalli Sulak Alan Komisyonu sulak alanların iş ve işlemleri, sorunları ve çözümlerini konuşmak amacıyla toplanmaktadır. Bu toplantılarda, sahip olduğumuz sulak alanların koruma kullanma dengesi içinde yaşatılması hedefi doğrultusunda, çalışmalar belirlenmektedir. Sulak alanlarımız ve onun dahilindeki çalışmalarda bütün doğal değerleri korumakla birlikte sürdürülebilir kullanımı için gayretli bir şekilde çalışmalar sürdürülmeye devam edecektir.
Geleceğe bırakabileceğimiz en güzel mirasımız, sahip olduğumuz doğal değerlerimiz olup, bu mirası koruma çalışmalarında bizleri destekleyen bütün kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve halkımıza destekleri için teşekkür eder, 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü'nün ilimizin sulak alanları için hayırlara vesile olmasını dileriz."
Yorum Yazın