Demokrat Parti Sözcüsü Doç. Dr. Neslihan Çevik; 6284 sayılı yasa, hayat pahalılığı, cumhur ittifakının radikal unsurlarla bir araya gelişi, 14 Mayıs seçimleri ve Cumhuriyetin 100. Yılında Demokrat Parti’nin gelecek 100 yıllar için önerileri başlıklarıyla detaylı açıklamalarda bulundu.
Çevik’in yapmış olduğu açıklama şöyle:
“Cumhuriyetimizin 100. Yılında Cumhur İttifakının Türkiye için vaat ettiklerine baktığımızda korkunç bir tablo ile karşı karşıya kalıyoruz. Üstelik bu tablo yeni de değil. 2017 referandumu ile beraber otoriterleşen ve radikalleşen bir yönetici kadro ve siyasi anlayış hakim olmuştu. Bugün ise bu radikal anlayış Cumhur İttifakına son katılanlarla beraber iyice ete kemiğe bürünmüştür. Adeta Cumhur İttifakı Taliban İttifakı olmuştur.
Sene 2011, Tunus’da Ghannouchi “Taliban gibi değil Tayyip gibi olacağız” demişti. Ancak bugün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bile “Taliban inancının bize ters düşen bir yanı yok” diyor. Cumhur İttifakına yakın olan bazı yazarlar ve çizerler de “Taliban’a şans verilmeli” demişti. Şans verildi ve sonuçta Taliban hükümeti kadınların okumasını ve çalışmasını yasakladı. Kadınların doktor olmasını yasaklarken erkek doktora gitmelerini de yasakladı.
“Kadının ikinci sınıf vatandaş olduğu bir Türkiye vaat ediyorlar!”
Orada Taliban’a verilen şans, kadınlara verilen bir ölüm fermanı oldu. Tıpkı şimdi aşırıcı anlayışa sahip yapılara şans verip, “milli ve yerli” dedikleri gibi. İşte 100. Yıl için verdikleri ilk sözlerden biri bu manaya geliyor; kadının ikinci sınıf vatandaş olduğu bir Türkiye!
Bizden önce kadının adı yoktu, şimdi başörtülü hakimler var diyorlardı. Doğru... Bazı başörtülü kadınlara, yani biat edenlere, mesela denize rahat girmek için yat alma hakkı verdiler. Ama karın tokluğuna çalışmak zorunda olan milyonlarca başörtülü ve başörtüsüz kadının hakkını aramak bizlere düştü. Kadını şiddete karşı korumak da bize düştü.
Kendilerini destekleyenler de dahil topyekun milyonlarca kadının da suratına tokat atıyorlar. Şiddete maruz kalan ve hayati tehlike altında olan kadını ve çocuğu koruyan 6284 sayılı yasadan ve toplumsal cinsiyet eşitliğinden vazgeçelim diyenlerle ittifak ediyorlar. Böylece şiddet uygulayan erkeğe “buyur kardeşim eti de senin kemiğe de senin” diyor, kadını devlet korumasından çıkarıyorlar.
Cumhur ittifakı da arasına yeni katılan yol arkadaşları da yerli ve milli öğelerden bihaber; şanlı tarihimizde “han”lar ve “hatun”lar evini, vatanını birlikte yönetmiştir. İnandıklarını söyledikleri dinden de haberleri yok bunların ama tezgah açıp manevi değerleri satmayı çok iyi biliyorlar. Bu tezgah öylesine büyük ki, (tövbe haşa) “peygamberimiz gelse yine Recep Tayyip Erdoğan kazanır” diyen akademik ünvanlarla donatılmış pervasızları televizyonlarda boy gösteriyor.
Cumhur ittifakı öyle “manevi ve ruhani” saiklerin değil de aşırı öğelerin ittifakı!
Siyasi ikballerini kadını, genci, çocuğu, emekliyi, afetzedeyi koruyup kollayacağına, kadını harcamakta arıyorlar.
“Toplumun her kesimini ayrıştırıyorlar”
İktidara geldiklerinden bu yana milleti ayrıştırmaya devam ediyorlar: Emekli ile çalışanı, öğretmen ile öğrenciyi, Sünni ile Alevi’yi, doktor ile hastayı, vatanımızda yaşayan tüm etnik kimlikleri birbirine kırdırdığı gibi şimdi de erkekle kadını birbirine kırdırtmak peşindeler. Aileyi bu şekilde mi koruyacaksınız?
“Öğrencilerimiz parasızlıktan okuyamıyor”
Bütün bunların yanı sıra, yan yana geldikleri radikal ve marjinal yapılar karma eğitimi de sakıncalı görüyormuş. Onların mevzusu eğitim değil! Öyle olsa gerçek eğitim problemlerinden bahsederlerdi. Öğrencinin vahim durumu ortada, 240 bin liseli genç Açık Öğretime geçmiş. Çünkü servis parası, dolmuş parası, yemek parası, araç gereç parasına aileleri para yetiştiremiyor. Aynı zamanda birçok çocuğumuz da çalışıp ailesine bakmak zorunda kalıyor.
150 bin üniversite sınavına girerek doktorluk, diş hekimliği, eczacılık, mühendislik gibi en zor bölümleri kazanmış öğrencimiz üniversiteye kayıt yaptıramamış. Çünkü üniversite eğitimlerini karşılayacak paraları yok!
“Makarna kuşağı yarattınız yahu!”
Aileyi koruyacaklarmış! Makarna kuşağı yarattınız yahu! Bu ülkenin 6 yaş üstündeki çocuklarının yüzde 82’sinin tavuk, balık ve et yiyemediğinden bahsedin aileyi koruyacaksanız.
Cumhur İttifakının Cumhuriyetimizin 100. yılı için bir diğer vaatleri ise yeni anayasa... Merak ediyoruz; kendi yaptıkları anayasaları bile ikide bir değiştirip anayasaya uymayanlar nasıl olacak da yeni anayasa yapacak?
Neyin yasası olacak bu? Yoksa yanınıza kattığınız radikallerin önerdikleri şekilde ilk 4 maddenin peşine mi düşeceksiniz? Anayasadan Türklük kavramını mı çıkaracaksınız? Sizin yasaya kanuna verdiğiniz değer ortada. Siz yasaya kanuna kıymet verseydiniz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin terörist olarak tanımladığı cani, eli kanlı örgütü bir televizyon programında “biz terörist olarak görmüyoruz” diyenlerle bir araya gelmezdiniz. Mesela İBB’ye terör ile iltisaklı diye terör dosyası hazırlıyorsunuz ama yeni ittifak ortaklarınıza aleni iltisaklarına rağmen tek bir soru yöneltmiyorsunuz.
Peki, bütün bunlar neden? Saraya olan aşkınızla başladı bu serüven. Bu aşkla gözünüz kör oldu. Saraya bağlandıkça halktan, gerçeklerden koptunuz. Halktan koptukça şimdi tek çare radikal unsurlarla bir arada durup, kaybedeceğinizi bilip, kendinize bir kalkan oluşturmak peşindesiniz.
Bu millet sizi affetmez. İsrail bile pankart açıyor Türkiye olmak istemiyoruz diye. Bizi düşürdüğünüz hale bakın, utanın! Tabi utanç, merhamet, akıl sizde kaldı ise.
“Peki, biz Demokrat Parti olarak ne diyoruz?”
Biz kadın-erkek herkesin müreffeh olduğu, herkesin güvende olduğu bir Türkiye diyoruz. Kadını siyasetin ve siyasetçinin bir suni malzemesi olmaktan çıkaracağız diyoruz. Kadına üstten bakarak bu baskı hangi mahalleden gelirse gelsin ona ne yapması gerektiğini söyleyen her bakış açısını reddediyoruz. Kadına ne “annelik tek işin olsun, evinde otur”, ne de “git kariyer yap” diyen emir kipleri İle yaklaşmıyoruz.
Devlet, koşuluz şartsız kadının yanında olacak diyoruz; tıpkı gencin, çocuğun ve erkeğin de yanında olacağı gibi. Aile içinde kadının statüsünü güvence altına alıyoruz. Engelli, kadın ve çocuklara sağlık hizmetlerini ücretsiz, ihtiyaç halinde yerinde vereceğiz. İster kırsalda ister metropolde olsun çalışma hayatına girmek isteyen kadının mesleki becerilerini geliştireceğiz. Mobbinge müsaade etmeyeceğiz. Ev hanımının da çalışanın da finansal, dijital ve mevzuat açıklarını gidereceğiz. Eşit işe eşit ücret diyeceğiz. Şiddete ve şiddetin her çeşidine sıfır tolerans diyeceğiz. Kadına yönelik şiddet davalarına bakan özel yetkili mahkemeler ve Yargıtay’da ayrı bir ceza dairesi kuracağız.
“Bu ülkede atalarımızın kanı, bizlerin ise alın teri var”
Tüm milletimize sesleniyoruz; çok dikkat edin, yapamazlar denilen her şeyi yaptılar şimdiye kadar. Yaparlar, daha da kötüsünü yaparlar. Öyle ki bu radikal unsurları başımıza bela edip, sonra kendileri de işin altından kalkamazlar.
Bizler yeniden aldatıldık, kandırıldık yalanını dinlemeyeceğiz. Biz bu ülkeyi sokakta bulmadık. Bin yıllık devlet geleneğimizi, örfümüzü bu Taliban ittifakının eline bırakmayacağız. Bu ülkede atalarımızın kanı, bizlerin ise alın teri var.
Yere bir çöp atmaya kıyamayanlarımız, deprem bölgesinde sadece insan ve vatan sevgisi ile gece gündüz yardım yapan gençlerimiz, pandemi boyunca durmadan çalışan doktorlarımız, hemşirelerimiz, sokak hayvanlarına su ve mama bırakan teyzelerimiz, enkaz altında kalan koyununu yalnız bırakmayan analarımız, torunu okulda okusun diye emekli maaşını veren dedelerimiz... Çocuğunu tek başına okutmak zorunda kalıp hem ana hem baba olan annelerimiz, sporcu kızlarımız, bilim kadınlarımız...
Bizler bu ülkeyi bedava bulmadık. Bu bizim Türkiye’miz!”
Yorum Yazın