"Tüm Kadınlara Sözümüzdür... Tüm Vatandaşlarımızla Birlikte Ülkemize Baharı Getireceğiz"
GÜNDEMTBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanvekili Dr. Jale Nur Süllü ve CHP’li Komisyon Üyeleri Basın Açıklaması Yayımladı.
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanvekili Dr. Jale Nur Süllü ve CHP’li Komisyon Üyeleri Basın Açıklaması Yayımladı.
Basın açıklamasında şu sözlere yer verildi;
“TÜM KADINLARA SÖZÜMÜZDÜR TÜM VATANDAŞLARIMIZLA BİRLİKTE ÜLKEMİZE BAHARI GETİRECEĞİZ.”
"Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun Cumhuriyet Halk Partili Milletvekilleri olarak, endişelerimizi ve tabi ki öfkemizi kamuoyu ile paylaşmak üzere bu basın açıklamasını gerçekleştiriyoruz. Her basın toplantımızda dile getirdiğimiz üzere, ülkemizde var olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı istihdamda yeterince yer bulamama, karar mekanizmalarında yer alamama ve siyasette yeterince temsil edilememe, artan oranlarla kadına yönelik şiddet, istismar, taciz, kadın cinayetleri gibi temel kadın sorunlarının politik olduğunu bir kez daha söylüyoruz.
Ülke olarak her birimizi derin üzüntüye boğan, aslında doğal afet olan depremi de felakete çevirenin politik olduğunu kabul etmek zorundayız. Depremin büyüklüğünden çok, böylesi yıkıma yol açanınsorumlusunun bilimden, akıldan uzaklaşma, rant düşkünlüğü, plansızlık, vicdansızlık olduğunu, çok iyi biliyoruz. Ve biz kadınlar, deprem sonrası yaşanan bu tabloyu daha da ağırlaştıranın liyakatsiz atamalar, içi boşaltılan kurumların koordinasyonsuzluğu olduğunun da farkındayız.
Ve ne yazık ki Tıpkı, pandemide, sel felaketlerinde, orman yangınlarında olduğu gibi, deprem sonrasında da kadınlar ve çocuklar, çok daha ağır sorunlarla karşı karşıya kaldı. Aile bireylerini, yakınlarını, evlerini, yitiren kadınlar, duydukları derin acının yanı sıra, psiko-sosyal ve ekonomik sorunlarla da baş etmeye çalışıyorlar. En temel gereksinim olan, barınma, beslenme, sağlık, güvenlik, hijyen koşullarına erişim sorunlarının yanı sıra, çocuklarının eğitim hakkından yoksunluğu ve gelecek endişesi ile kadınlar daha da derinden sarsılmış durumda. Tüm vatandaşlarımızla birlikte kadınların yaşadığı bu çilenin de politik olduğunu söylemeliyiz.
Tüm bunlara öfkemiz sürerken seçimi kaybedeceğini anlayarak kadın hakları üzerinden oy devşirme derdine düşen Recep Tayyip Erdoğan’ın kadın haklarını yine pazarlık konusu yapması, biz kadınları endişelendirdi ve kızdırdı.
2001 yılında ana propaganda konusu olan inanç özgürlüğü arkasına sığınarak kadın giyimi ve bedeni üzerinden geldiği iktidarı yitirme kaygısıyla yine kadınları siyasetin malzemesi yapmaya kalkışıyor. AKP, iktidarda bulunduğu 21 yıllık süreçte kendi tabanını bir arada tutmak için kadın hakları, kadın bedeni, kadın giyimi üzerinden ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı anlayışla çoğu zaman da nefret söylemini kullanmaktan hiç kaçınmadı. Alanlarda kadın mücadelesini sürdüren kadın örgütlerine uygulanan baskıların dozunu arttırmaktan da hiç kaçınmadı. Toplumsal muhalefetini susturmak adına kadınların sesini kısmaya yönelik cezaları uygulamaktan geri durmadı.
Tek adam rejimine geçildikten sonraki süreçte ise hukuk çiğnenerek doz daha da arttırıldı. Belli çevrelerin güya tepkisini gidermek adına, bir gece yarısı kendi imzasının da olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuzca çıkma kararı ile kadınların kazanımı elinden alınıverdi.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararına gösterilen tepkilere karşılık verdikleri yanıt neydi hatırlayalım. “Bir Sözleşme mi biz koruyacak biz kadına yönelik şiddeti önlemek için 6284 sayılı yasayı hayata geçirdik" diyorlardı. Peki şimdi ne yaptılar? Seçimi kaybedeceklerini anlayınca yeniden kadınların kazanımı diye savundukları 6284’den de vazgeçmekte hiçbir sakınca görmediler.
21 yıllık iktidarında kadın bedeni ve hakları üzerinde kendi tabanını bir arada tutmaya çalışan AKP anlayışı, şimdi de sadece % 2 puanlık destek için kazanılmış haklarımızı pazarlık konusu yapıyor. Seçim kaybedileceği anlaşılınca, birden 6284’den ödün verilmesive kadın haklarının yok sayılması koşulunu öne süren Yeniden Refah Partisi ve HÜDAPAR ile anlaşıverdiler. Bu kez öylesine ileri gittiler ki, kendi tabanlarındaki kadınları bile kızdırdılar. Toplumun farklı kesimlerinden tüm kadınlar, kendi geleceği ve çocuklarının geleceği konusunda çok endişeliler.
Genel Başkanımız ve 13. Cumhurbaşkanı Adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da dediği gibi, son 20 yılda Türkiye’de AKP’nin politikaları kadınları çok yordu. Kadınlar olarak, gerçekten de AKP iktidarından yorulduk. Temel kadın haklarımızın yaklaşan seçime malzeme ve pazarlık konusu yapılmasına ise çok öfkeliyiz.
Ama asla umutsuz değiliz. Toplumun tüm kesimleri gibi,kadınlar da 14 Mayıs’ta gerçekleşecek seçimleri kendini yok sayan AKP anlayışına gereken dersi vermek üzere, sabırsızlıkla bekliyor. İnanıyoruz ki AKP iktidarının tek adam rejimine gereken dersi sandıkta kadınlar verecek.
Ve biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak, tüm kadınlara Söz veriyoruz. Kadınlar için de “15 Mayıs Sabahı Bahar Gelecek”
Gelecek baharı müjdeleyen 13. Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun iktidarımızda yapacakları ile kadınlara bahar sözünü veriyoruz:
İlk 6 ayda aile destekleri sigortası altında kadını güçlendireceğiz. Kadın girişimcilerin önü açılacak. Kadınların önlerindeki en büyük engel çocuklarını bırakacakları kurumlardan yoksunluğun giderilmesi için kreşlerin sayısı arttırılacak. Kadının istihdama katılımını sağlayacak teşvikler hayata geçirilecek. Kamu dahil, hiçbir istihdam alanında hak kaybı olmayacağının garantisini veriyoruz. Halka açık şirketlerde kadınların yönetim kurulu kademesinde eşit biçimde temsil edilmeleri için alt sınır öneriyoruz. Doğum iznine ayrılmış ve kanuni süre içinde işine dönememiş kadınların dönüşü için şirketlere, teşvikler verilecek. Yönetim kademelerinde kadın oranı yüksek olan şirketlere vergi kolaylığı getirilecek. Boşanan kadınlar için yeni başlangıçlar fonu oluşturulacak. Kadına yönelik şiddetle mücadelede, gerekli tüm mekanizmalar ve bütünlükçü politikalar hayata geçirilerek etkin uygulanacak."
İlginizi Çekebilir